Gözlerimden Al Kendini Ruhunu Aldım Ellerimeyenilendim uygun görmedim eskimeyi hiçbir anımıza ben yıkık köprüler gibi unutulmuş olsam da içimdeki keskin ırmaklarını unutamamamın diretmesi bu kar neşesi bu eldivenliği ruhunun ellerime geçişi öyle neye dokunsam kabuk bağlamadan yaralarım ruhundur ellerimdeki hangi yangınımı kar topu yapsam şimdi gülüşsüzlüğüne gelmeden gidebilmene açmadan hiçbir kapıyı kapamana yüzüme hiçbirşeye başlamadan her şeyi bitirmene yiter gibi var olmadan hiç ruhundur ellerimdeki yangının çığları hiçbir tutunmak öksüz değildir artık bakmama nankör bir gökyüzüdür sularını çekişin çöllerimden sığ zamanlarda ayrılarak da yaşar sonsuzluklar yıkar tüm ön yargılarını defterine beni yazmışlığının “şırıl şırıl akar görmezliğim senden başkasını akar gider usturasına aldırmadan hayat gerçeğinin beni sensizlik değil sensiz yaşamak öldürecek köreltecek kesiklerimi sızmayacak dünyaya ışığın” kendini çıkar at ellerimden dokunayım bir kezcik de olsa sensizliğe kendini çıkar at gözlerimden özledim sensizliği sana başkaldıran kendimsizliği belki anlarım ki ben kendimin sensizliğiyim sensizlik ne ki ben yıkık köprüler gibi tatlı şirin acınası eskiliğimle yeniyim ne sana ne kendime ne sensizliğime bu kederli sitemim yıllarını unutmamış acılarıma öfkeliyim bu denli unutmasızlığa acıların unutmamışlığına dinmeyen öfkemin en yakın anlamıdır gözlerin oysa ben gözlerinin de ötesindeyim artık ruhunu aldım ellerime sen sen olmaktan çıktın artık ellerimde esen eldivenlerim oldun dünyaya dokunduğum kendini çıkarıp bir atsan ellerimden dünyaya bir sensiz dokunsam ilk ölümüm mü olur umarsız son intiharım mı sensiz hayata dönmek bulunmaz bir fırsat mıdır bir bilsem bilmiyorum tahammülüm yok yağmursuzluğuna mecburi yağmurunum yorgunluğu hiç öğrenmemiş seni böylesine çıldırtan tek yükün ya da dudağını büktüğünce gözlerimi ısrarla tek sana açışıma say aklımdan çıkmayışını kaderin senin unutulmamak benimse unutmaya çalışmak gözlerini de değil gözlerinin ötesini sonsuzadek sadece seni sadece seni özlüyorum demek gibi göç kuşlarının son çığlıklarıyla yarışarak nefes nefese kalmış bir çocuğun bir saniye ötesini bir adım önünü bile görememesi gibi sonsuzadek sadece seni sadece seni arıyorum demek gibi bir can yitimi değil mi ki her şeyin sonu yoksa aşk bu mu unutmak mı ki yolların yüründüğünü suların içildiğini ateşin yakıldığını gözlerin ağlayıp güldüğünü tatların tadıldığını seslerin duyulduğunu yaşarken ölündüğünü… göğü ve denizi bıraktım pervasızca gözlerini gördüm göreli tüm mavilerin tek belalısı uslanmaz karabatağı benim artık sensin her şeyi birleştirip ayrıştıran sensizliğimle tüm şarkılar tek bir şarkı ancak ayrı bir ömür aldığım her nefes her ses sanki senin sesin sen sanki bu karşımdaki herkes ancak ne kadar farklıyım böyle sensizken kendimden duyduğum her ürperme ne kadar farklı birbirinden sensin her şeyi başlamadan bitiren ne üzerimi örttün ne buzdağlarımı yar ettin güneşlerine sensin bitirmeden başlatan her şeyi ne ilk rüzgarı oldun son yalnızlık bahçemin ne içimdeki ilk boşluğun son karesi ilkim sonum yok ötem ardım uysalım sensizliğime sen ağacısın düş salıncaklarımın düş ağacımın tek salıncağı dönmeme izin verme hayata bırak ıslak kalsın dizelerim yıllara meydan okusun kendimsizliğim sensizlik ne ki |
Anlamlı ve akıcı…
Yani güzel.