SÜZÜLMÜŞ GÜZELLİĞİN SEVİM NÖBETİ
Mutluluğun aşinalık sahiline vuran dev dalgası,
Geleceğe dair zafer muştularında çekimlenir. Lacivert göğün kabaran bulutlara kucak açması, Yağmur damlalarıyla mutluluk kartpostalına lehimlenir. Yalnız geceleri değil bütün geleceği ısıtan can atlası, Musiki duygusallığında aşırı mutlulukta resimlenir. İç titremelerin gökçül kuğularla pupa yelken, Canı canla iksirleyip akortlanır… hayat beklerken. Gülen insanın berraklığının dudağına yapışmış, Gecenin karanlığında kaybolan anılar tazelenir. Birbirlerinin gözlerinin içine bakamayacak kadar yakınlaşmış, Güzel tembelliklerin çılgınlaştırdığı yürekler usluca dizlenir. Günışığı yavaş yavaş gökyüzüne dolarken aynaya bandırılmış, Kuşların ilk kararsız notaları süzülür âleme ve tazece bülbüllenir. Kadife coşkunluğunda zamanlanıp çağlar neşelenir, Canı can yapan âşık parıldar… tepeler menekşelenir. Tül uçuculuğuyla hareketlenmiş edanın endamına, Gözlerin zamkının yapışkanlığıyla gönül kenetlenir. Şarkı olup süzülmüş güzelliğin sevim nöbetlerinin revaçlığına, Gökyüzünün hafiften leylak rengi tahammüllenir. Yansımalı gözlerdeki keskin çığlıkların konukluğuna, Hiçbir yere gitmek istemeyen “ömürkonuk”luğu bahçelenir. Kuşkular birer birer kanatlanıp şafaklarda çiçeklenir, Canı sıvazlayıp canda gülüşürler… olgunlaşıp menevişirler. Gönül balkonumdan sallanan ele kopan alkış ve çığlıklar, Bakmanın yaşamak olduğunda defalarca vurgulanıp kaderlenir. Hayata yeniden doğar gibi projelerle şulezar, Güçlü bir ışığın akşam loşluğunu aydınlatmasıyla kıdemlenir. Hiçbir yere takılmayan dupduru canlılıktaki neşeli bakışlar, “Merhaba” diyerek dudak kadehinde bir nakarat serüvenlenir. Dar rüyaların genişleyen nefesi göklerde öbekleşir. Canın esansı canda tütsülenir… kutsallık göverir. Şafakta yola koyuluşların insan bedenindeki ürpertisi, Özgürlük duygusuyla karışarak yorgun saatlerde peynirlenir. Çocuksu sürgitlerin alıp başını giden kışkırtmalı birikintisi, Gümüş tozlara bezenmiş güzel atların nallarıyla silkelenir. Hayali kurulan şeylerin buğulu rüyalardaki canlı sisi, Allı pullu romantik yakamozun kıskacında özlemlenir. Gönlün kâkülüne takılan güzellik nakışlı düşler, Canı hazırlar canla sabahlar… ufuklarla besler. Zamanın gizemli biçimde sonsuza beyazlanarak aktığı, Böylesi anlarda arzular çıldırtıcı apaçıklıkta biçimlenir. Gönlün bir köşesine aklın ise hep kıyısına taktığı, Yer çekimi gibi kalp çekimine yürek sürmelenir. Ruhumuzun iştahla pencerelerini bahara açtığı, Cemreler koynuna düşmeden ilkyazın vaatları filizlenir. İnsanları gönlünden çekiştiren rüzgâr, ümitlerle güzlenir. S. Edip Yörükoğlu |