4
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
234
Okunma

Sisli boşluğun kıkırdağı,
Duvardaki gölgeler nefesimi sayıyor,
Ayazla oyulmuş bir nabızda durdum, Ay’na.
Odama düşen mehtap ilmik ilmik çözülüyor;
suya çağrılıyorum.
Kül kadar hafif hatıralar,
Cebimde gürültüyle, susmalar çınlar.
Geceler geniştir;
Buhran bazen
Derinliğini bilmediğin bir uçurumdur,
Göğe sarkan kör bir merdiven
Ellerim seher uykusunda,
Bu hâli bir gün zaptederim.
Aralık kapılardan sızan
İki köşeli bir ıssızlık
Ve sükût, nihayet sözünü tamamlar.
Rüzgara şiirler teslim ediyorum, Ay’na.
Uyuyan bir meserretle yazıyorum
Bu güz parçalarını;
Nice bâd-ı sabâ, nice seyr ü sefer
Geçiyor üzerimizden,
Görünmez kervanlar gibi.
Her şey
Vaktini bekler.
Bir kemanın ıslak sesi,
Sabahta açan çiçeğin adı.
Şehrin surlarında asılı kaldı
Kesik pervazlarım.
Dudaklarım bir mihrap arıyor şimdi.
Alaca bir ziya düşer eşiğe,
İncirli basamaklara.
Çözülmüş düğmesiyle
Bir Leyla gubârı savrulur.
Nehirler akar,
Dallar musanna hikâyeler anlatır,
Ama ben geceyi güle anlatamadım.
Her nefes kuşlara varır.
Zamanın kamburunda titrereyen
Esmer bir efsun.
Gümüşî rüzgârlar taşır hikâyeleri,
Duvarlara ince teller dokunur.
Turna şiirlerine sarılmış
Çocuk vezinleri,
Kalem mecazdan örer neslini,
Sessizliğin kucağında söz olur dönüşü
....