2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
120
Okunma
kelâm daha gökten sarkmamış bir fitildi
kandil tozu gibi titreyen aklıyla
ruhumun saklıkubbesine damlıyordu gece
ağzımda mürekkep tadı
bakır bir karanlık
taşın hafızasında ısınan bir soluk
içimde kılcal bir ırmak
ve su henüz icat edilmemişti
gölgeme değen yolcunun avuçlarında taş çentiği
derimin haritasını sustura sustura okudun
aynalar kendi gözkapaklarından geri döndü
her bakış içeri bakan bir kıvılcımın mahmuzu
dile değmeden evvel kırpılmış bir harf
adım gecenin çuvalında sesini kaybetti
omzumda puslu bir yankı
cebimde kesik bir nefes
sen, vebaline razı geldiğim
gönüllü işlediğim günah
son pişmanlığımın
yönsüz pusulası
dağ buğudan mihrap dövdü sabaha
rüzgâr doruğa bir cübbe biçti
sis taşın alnına ilmik attı
eşikler ağırlığından gevşedi
ışık ağıda döndü
ve göğsümü sıkıştıran duygu
etime dikildi
toprak nabzını içeri çekti
yıldızlar dillerini göğe astı
konuşmadılar
suskunluk yedi âlem boyu uzadı
yutkunamadığım nefeslerim
içime hapsoldu
unutmadım
rahminden ömrü sarkan ilk sızıyı
kendi gözüne doğru kapanan aynayı
bir iz bile bırakmadan gidenin
arkasında kalan sessiz kabartıyı
her gün içimde bozgun bir yelin sürmesi
sözlerimin yatağını şaşırmış bir ırmak gibi
kuru taşlarda kabuk bağlamasını
unutmadım
dilime kazınmış çivi yazısı terledikçe
harflerin arka yüzü göründü
yaranın defin fermanı sandım
değilmiş
yalnızca suskunun kılcal planıymış
duvarlar ceviz içi kadar dardı
ama içeriye kışın omzu sığdı
uyku kıyısında bekleyen kırık çiçeği çağırdı
gözlerim dipsiz kuyu boşluğuna daldı
bir ses
beni tenhaların oltasına çağırdı
ey yol eri, sesini eğe gibi eğ
içimdeki nehre yatağını öğret
kıvrılayım
uykusunu ağır taşıyan bir çiçek misali
kaderin paslı rengine su katıp
onu seyreltip okunur kılayım
ay avucuma düşmüş solgun bir harf
o harften karanlığa değil
içimde yanan küçük açıklığa
bir patika açılıyor
sessizliğin sınırında zaman geriye doğru esner
ben, henüz düşe düşmemiş bir nefesi taşıyarak
çatlaktan sızan bir berraklığa varırım
keder değil artık
kederin içinden geçen ince lale çizgisi
ve bilirim
neye dokunsam oraya akan benliğim
beni bütüne bağlayan görünmez dikiştir
o dikiş
kabuk yerinden ince bir ışık sızdırır
yar göğsümde kendi ipiyle sessiz bağlanır
adımın gizli harfi
yazgının yırtık yakasını içerden diker
henüz icat edilmemiş su
kılcal bir yol bulur
kuru taşların arasından yürür
içimde uzun bir sabır açılır
gece dışarıda kalır
5.0
100% (2)