Kaybolanlar İçin Bir Sigara
Zamanın serseri bir horoz gibi bağırdığı yerde,
her şey kayboluyor, ama bir yerlerde bir şey kalıyor. Ölümsüzlük mü? Bir yudum rakı gibi, bir nefes alırken kayboluyor, bir anda. Gölgem, o korkunç geceye, sığmıyor, hep kayboluyor, bir daha bulunmuyor. Bedenim bir cümle, ama kelimeler, nereye gitse, ardında yara açıyor. Hangi cümle, hangi yarayı, kimse hatırlamaz, kimse takmaz. Zaman? O da kayboluyor, sadece içimde çürüyen bir hatıra gibi. Her adımda biraz daha kaybolurum, ama fark etmiyorum, kimse fark etmiyor. Yalnızca gece var, sanki her şeyin sonu o. Ama o da kayboluyor, geri dönmeyen bir hıçkırık gibi. Ölümsüzlük, bir sigara dumanı, bir gece çöküşü gibi. Ama ben burada, söndürebilecek kadar çok içiyorum, ve yine de yakıyorum her şeyi. Bir yara, bir kırık, bir sırt dönmesi. Zamanın kaybolan gölgesinde, toprağa düşer bir hayal, bizse karıncaların peşinden sürüklenen ölüleriz. İçimde bir boşluk büyürken, hepsi birer taş gibi düşer, ve düşerken, gökyüzüne yükselir, her şey bir an, kaybolan bir hatıra gibi. Sonsuzluk? Belki de sadece bir alkolik deliliği, bir kahkahanın çöküşü, bir soğuk rüzgar gibi. Ama yine de, bir şekilde, her adımda bir şey buluyorum. Kaybolanlar arasında, kendimi buluyorum. |