HuşuŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bazen şiir değildir kalbiniz orda kalmıştır ve siz hep özlersiniz yağmur sonrası toprak kokusunu Veda sesini. Orada durdum Hepimiz durduk O son gece yıldızlar dolunay alem ötesi alem Işıl ışıl güleç bir avluda Davete icabet Sanki gelmekte olan o kokuyla sarhoş Bizi bizden çok seveni Bekledik Kaç asır geçti önümüzden Kaç milyon salise Garip, mahmur ve idrake çok uzak Gül kokusu, mahur göz, kuş tüyü ses Tam bir milyon sadr Aynı anda tam bir milyon tekbir, kıyam, rukû, secde Uçuşan etek uçları çöl renginde Efil efil Asr-ı saadetten gülzârdan ümitten Her yere sinmiş Huzur ve huşu Dilim lal olsa dönmese bir kez Görmesem duymasam da Bileyim istedim Bileyim Bilmek süveyda kalbime iyi gelsin Kalbim mutmain kalbim yerle yeksan Susunca zaman Bir hoşluk sarınca bizi Bildim sükunetin sen olduğunu Nasıl sarmalandığımı İçimin içine sığmadığı yer kalbimin yuvasıdır diye tuttum nefesimi Ânın bana en iyi geldiği ânı bildim Bildiğim gibi karıncanın Rabbini Hurma dallarının arasına sığınmış Serin bir ocak akşamı Ilık esen o rüzgâr asırlar öncesinden muştu Günün, kalbi ağzında, bekleyişi Öyle mucizevi anlar toplamı Bildim İnsanı insana akraba kılanı Bildim gül kokanı gülün sahibini |
...tüm yoksunluklardan ârî o yakınlık,