Adını koyamadığım şiir
Kelimesini yitirmiş şiirler söz aldı gecenin kuytusunda
İnceden bir ses etti tuzağa düşmüş hayaller Kayıp olan kim diye bakındı ortalığa imla kuralları Hecesiz, tiresiz ayrılıp durdu tüm isim tamlamaları Belgisiz zamirler ile tanımlıyorum birisini kendime anlatırken Noktayı da unuturum virgülü de bu yüzden anlamsız akar dururum Devrik cümleler ele geçirir yüklemi sahiplenir durur özneler Kırık kalpler niteleme sıfatı olur mu diye düşünürken Eklenip duran sıfatlarla dağılıyor akılsız başım Aitlik eklerini terk edeli çok oldu bu yüzden benimki değil seninki olanlar çoğaldı cümlelerin içinde İsmin -i hali beni benden alıp götürüyordu Zarfın içine sığan tümleci gören çocukluğum acımsıtırak gülüyordu Ah benim kalabalık gençliğim, içeri düştüğünden beri dışarıyı arar durur Sarı kapaklı dolapları açıp sıfatlardan sıfat beğenircesine Çekim ekleri alıp duruyorum sence, bence, çocukça ve öylece Fonda bir müzik, sabahın 5.30una kurulmuş alarm ve İstanbul’un gün yüzü görmemiş caddelerine ortak oluyor gecenin uykulu halleri Uzan öpeyim sürgündeki gölgelerinden diyor yapraklarını dökmüş ıhlamur ağacı En son kırmızı açmıştı sardunyalar balkonun üşümüş duvarlarında Keşke sen de bizim gibi çiçek açsan dedi dilek kipi ekleriyle orkide Belirtisiz nesneler ile tarife kalktım kendime almadığım hediyeleri Herkesin yüklemine özne olmasın diye sakındığım aruz ölçüsü varlığım Günün sonunda hem gizli hem de sözde özne oldu yolculuğuma Hep O noktayı cümlenin sonuna koymayı unuttuğum için oldu bunlar Ne şiir, şiir olabilecek olgunluğa erişti Ne de ben, şair olabildim şiirin öznesinde |