9
Yorum
38
Beğeni
0,0
Puan
603
Okunma
Ah Aşk-ı Name’m
Delikli kuruşun pahasındayım
Fakir harflerin kısırlığında
İmlemeye çalıştım adını olmadı!
Hep eksik geldi sunumlarım
Heredot’a kadar uzanabilseydim, araştıracaktım
Bilmem ki tarihin
Hangi tozlu sayfasında kaldım?
Aynı merhalede iki savaşçı…
Varan-gelen düzeneğinde şikâyetsiz
Yüklere hamal iki amansız artçı!
Sınıfdaşlıktan mutluyum
Ne alt ne üst eşlik derecesinin sıfır noktasında biz!
Bilinmezliklerin kırıntılarında dahi
Gezinmekten üşenmeyen en keskin tiz…
Hangi kelimeyi seçsem en güzelidir
Hangi cümleyi kursam en yücesidir?
Bilemem de lafügüzaflarımdan arlanırım!
Nasıl anlatılır bilmem ki
Nasıl dillendirilir de seni tasvir eder lehçem, söyleyemem!
Eksikliğim dağlar kadardır dersem inanma
Çok daha ötesidir de tarif edemem.
Bir dersem bin anla!
Kitapsın ufkuma açılan güneş;
Hayır, cevşensin sen kâinatıma eş!
Ab-ı hayat kadar leziz,
Kaf Dağı kadar öte,
Anka kadar içre!
Nasıl söylenir ki?
Sen söyle!
Motiflerin en koyusu;
Susarsa dilim öldüğümdendir,
Görmezse gözüm söndüğündendir,
Duymazsa kulaklarım hiçliğimdendir,
Hissetmese tenim donduğundandır, anla!
Sana sessizlik kadar yakın gölgendeyim
Farkında mısın?
Dönersen karşında dimdik
Dönmezsen arkanda dağ!
Gündüzümde hayalim, gecemde düşüm…
Sen vatansın sırlandığın sandığımda
Cevvalsin kavgalarımda
Sancaksın hisarımda!
Ah Gönlü Aşk’ım!
Sırçanın buhurlarına çizilen silüetimden silinir yankılarım.
Nasıldır bende ki senlik anlamıyorum?
Sazın tellerine vurulan mızrabın ahenginden
Perdeye düşen hikâye neredendir?
Güfte kârı kim,
Makamı hüzzam mı?
Solistin sencesi gül olsun
Bencesi bülbül desem sakınırım!
Kirlenmiş nifak tohumlu dünya
Nazar eyler diye suskularımda boğulurum.
Ey Nevbahar’ım!
Aromasından sarhoş bahçelerin misk-i amberi;
Tonların zenginliğinden Karun’u dahi kıskandıran renk,
Harut ve Marut’un başını döndüren Zühre!
Sen anlatılmazsın
Sen yaşanılmazsın.
Ah Candaş’ım!
Kelimeler dizilse tesbih imamesinden tane tane
Harfler sıralansa dil tüfeğimde şarjör şarjör ne çare!
Sen akan ırmağın berraklığı
Çağlayan ruhumun çağılmağı hoş geldin!
Sefa geldin, anlam verdin, mana kattın, coş geldin!
Daraldığımda nefes
Sıkıldığımda izzet
Düştüğümde omuz
Adımlarıma ayak
Ömürcağzıma baş oldun!
Kaybolduğumda yol, arandığımda ışık…
Ah Hayat arkadaşım!
Tarifi imkânsız hissiyatımın anlamı
inandırmak el aleme ne mümkün!
Ben geçtim ki bunları;
Sığındım Mevla’ma nefsimin zulmünden,
Sen de sığın!
İçte Kabil’in hapsinden kurtulup
Habil’e dönmek için duadayım!
Aşkı cinsiyete veya cinselliğe bağlayan
Yüz karası insanlığa yuh olsun!
Ey gönlü ak, zihni pak!
En kıytırık singaflar dahi utanır
İnsancıl yanların susar da çilegâhında
Nağmeler Kızılgerdan’ın ağıtlarından sağır kulaklara dayanır.
Üzülme:
‘’Ağrılarım da olmasa canlı olduğumu unutacaktım’’
Dedi ya şair!
Varsın ağrıyalım…
Yaşamsa yaşam
ölümse ölüm
Ağır olalım!
Ağaran yanlarımız tez davransa da
Saçlara inat ağırca yaşlanalım.
Geçtik dünyanın eteğinden
Kim ne demiş bize ne?
Allah ne der derdindeysek içimizden kemlik geçmez biline!
Zor be yaşam ağır yük ki bizlere
Tartı günü yüzümüze ak düşe!
Ben razıyım sırdaşımdan, sırrından…
O da razı olur ise ne âlâ!