Yüz Ömür’lüğüm.Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Sengisizliğimi soruyorsan, bensizliğime danış;
Duruyorsa kırıntısı bir yerlerde, o zaman kendimle yeniden tanış! Yüz ömür’lüğüm. --Kafamda ‘’deliren’’ sorulara sordum anlamsızlığımı Cevabı kimliğime konulan bir noktaydı. A n l a m a d ı m !-- // Dinliyorum içimi Arsız damar çatlamaları var en yakın/lar/ımdan Vurulur üstüme kendine sevmelerin öz’düşümü Bir değil üç mevsim sallandı darağacında Bana kalan zemheride yanmak Donuk kasımpatıların matlanmış yapraklarında // Bilseydim! Kırık ‘’canlar’’ biriktirmezdim Yüzsüz aynaların gölgelerinde Sırlanmış sandık’larımın hüzününe tabii! Görmeyendi kapak altı birikintilerimi Yüz görümlük vedalarını aşka değişen! bilmedi hediyelik mendilinin tuz kokularında Ağıtlarım saklanırdı Hepsi de buğunun uçması kadar hayattı! Sınırdayım tutunmaya çalışıyorum El kesiği suyunda hikayem Yeşilin türlenmiş tonlarında küfün Allerjisiyle çok yaşayamıyor çok ağrıyorum! Ceviz içi nasibim kadardı Hevesle kırılan kabuk içinde kurtlanmış anılarım Çürük işleyen damarlar atarlanıp Ruhundan çekilen tılsım yarınlara uğurlanmış! Ve… sokak lambası altında toplanacak kelebekler İlk cemrenin düşüşünden kaç ay sonrası Hiç biri bu güne varamayacak Bizim gibi yarım aşkların sokak sonları… …. …. Yıkık hisarımın sağlam kapısı Delinen duvarlarımdan sızan işgalsin Burçlarımda dalgalanan yabani bayrak Zindanlarımda vurulduğum zül prangamsın Aşk haklarına aykırı işkencenle Zihnimi koyulaştıran karamsın… Ey gök kırıntısı! Geceme düşen hüzmenle umudumun parıltısı! Geçit sunmaya mı geldin hicranımın öncüsüne Yine şafak çökecek aldatan güneşim Sengisizliğimin üzerine! Ey yüz ömür’lüğüm Altın değil de aşk bekleseydin gönlümden Görmeden de verirdim yüreğimi Çekmeseydim zahirde kalan yüzsüzlüğünü! |
Aşkın duvağı kendiliğinden açılır
Bu şiire,
Yüz görümlüğü için yeterli ☺️
🌿☕