Dırdıra Karşı Ev Hapsi
Bana bir ülke lazım,
Adını bağırınca yankı yapacak, Ama dırdırına da dayanamayacağım. Bir yanda özgürlük türküsü, Bir yanda cezaevi hüznü. Ah Adana! Sen misin benim kaderimdeki ironi, Yoksa bu memleket mi, Başrolünü oynuyor kara mizahın? Hakim kürsüde, Ben ruhumun cezaevindeyim. "6 ay ev hapsi!" diyor. Halbuki, Ev dediğin dört duvar değil, Bir hayatın ta kendisi. Sanki özgürlük bahçem, Daralmış bir apartman koridoru. Hakime sormak istiyorum: "Ev hapsi mi özgürlük, Yoksa karısının dırdırına direnen O Adanalı mı benim yansımam?" Dırdır... Bir türkü mü bu? Bir ağıt mı? Bir sevda mı eksik, Yoksa bitmeyen şikayet mi fazla? Memleketin dırdırı hiç bitmez, Ekonomiden siyasete, Asfalttan kuşlara kadar, Her şey bir dırdır konusu. Ben de bu türkünün nakaratında sıkışmışım, Kendi haleti ruhiyemin içinde; Kaçmak istiyorum, Ama nereye? Dağlar yüksek, Deniz uzak, Cezalar çoktan yazılmış. Cezaevine sığınan Adanalı gibi, Ben de kendime yeni bir "hapsi" seçiyorum. Ev hapsi değil, Belki bir gönül sürgünü. Belki kendi içimde Yalnızlığa yazılmış bir manifesto.... Adana’da hayat basit gibi görünür, Ama ironisi derindir. Bir şiş kebap yerken, Biraz acı, biraz mizah. İşte memleket de böyle, Tatlıyla acının karışımı, Ve insanı kendine bağlayan O garip çelişki. Sen seversin, Ama dırdırından bıkarsın. Gidersin, Ama bir yanı hep sende kalır. İroni midir bu? Yoksa duygusal zekanın, Sana oyun oynadığı bir an mı? Memleket dediğin, Sevginin ve sabrın sınavıdır. Bir yanda umut, Bir yanda umutsuzluk. Ve sen, Bir Adanalı gibi Her şeye mizahla direnirsin. Hakim kendi içimde, Ve ben kararı bekliyorum. Özgürlük mü, Yoksa kendi dırdırıma teslimiyet mi? Memleketin şarkısı hiç bitmiyor, Ama ben o şarkının Bir başka dizesini yazmak istiyorum. Biraz ironi, Biraz duygu, Ve çokça hayatın içinden... Bahadır Hataylı/19.11.2024/Sancaktepe/İST |