kapkara kuşaklarda mahşeri nakaratlarkuşluk vakti susuz kalmış göz pınarlarım, kara kaplı defterlere işlenmişim... uçuk çıkartan sabıkalı hatıralarım, kapı aralarında tövbesiz fişlenmişim... zincir vurulmuş ayak uçlarıma bir türlü kanat çırpamayan öksüz kuşlarımla kulağıma fısıldanan ölü yarınlarımla alel acele edilmiş besmelesi eksik dualarımla en yüksek uçurumlara tırmanıyorum.. " dilsiz dillerde ilmek ilmek susulmuşum kara kışta alevlerle boğulmuşum.." yüreğimde bin yıllık acının tarifi, kapkara kuşaklarda mahşeri nakaratlar. ellerimde sayısını unuttuğum yaralar, ruhumda dipsiz bir kuyu... kim kurtarır kelebeklerimi küflerden kim kırar orta yerinden sancılarımı tozlu raflardan kim indirdi acılarımı üç beş günlük soluşlarda yedi rengi kararttı umutsuzluğum yıkanmış kuşaklarda göklerim ne de üvey sözlerle sürdünüz beni, sahipli yarınlara... " sol yanlarında kalp taşımayanlar yaşıyor bu odalarda, gönlüm yine kayboldu yalancı saklambaçlarda.." yoruldu uzakları görmeyen gözlerim olsun bir gün okunur sözlerim... İsmail Yılmaz |
Saygılar sevgiler selamlar