Dünyayı Süslediler Aklı Kovaladılar
Dünyayı süslediler, pırıltılarla bezediler,
Altın tozu serptiler, rüyaları büyüttüler, Bir yanına baksam dert, öbür yanında hazin, Fani süsler yığdılar, özü silip attılar; Her köşe bir cazibe, her adım bir tuzak, Baktıkça yanılttı gözler, kayboldu uzak, İnandın mı güzelliğe, kaybettin kendini, O süslere kapıldıkça ruhun kaldı çıplak; Gelen de çok dünyaya, giden de bir o kadar, Her gelen aynı oyuna, aynı düğüme dolar, Sorsan kimse farkında değil akıp gidenin, Görmüyor kimse önünde duran kapanı; Bir bakış yetmez, derin görmek gerek, Bu dünya bir sahnedir, son perde gelecek, Hazırlık yap dostum, seni almadan onu al, Her şey süs olsa da akıl, hakikat, gerçeğe yol gerek; Altınlar, pırıltılar, dudaklarda gülen yüzler, Hepsi geçici bir masal, gözden düşer sözler, İnandın mı, kandın mı o tatlı yalanlara, Bir gün gelir, son perdeyi çeker sessiz bir el; Kaldın mı geriye, anladın mı olanı, Bir gün dökülür her yaprak, sararır o dal, Sen payını al dostum, dünyadan almadan, Akıl yolunda yürü, önüne çıkan ne varsa sal; Süslendi dünya, en görkemli renkleriyle, Ama içi bomboş kaldı, gerçekler gizli yüzüyle, Ne altın ne şöhret ne de şatafat kalıcı, Akılsız süsler sarar, geride bırakır karanlıklarıyla; Bir anlık heves, yıllarca iz sürer insan, Fakat yüreğinde bir boşlukla savrulursan, Kapanmadan gözlerin, gerçekleri gör dostum, Dünyayı al sen ondan, o seni dünyadan almadan. Her nefes, her an bir armağan, kıymetini bil, Sana verilen ömrü, akılla doldur, hevesini sil, Bu dünya sahnesi sana hizmet eder, unutma, Akılla süslenmeyen her şey, silikleşir zamanla; Bahadır Hataylı/26.09.2024/18.30/Sancaktepe/İST |