Çiftçi ( 12 )
-12-
hinci hinci aklıma ğeliyoru da ö(ğ)retmen o ğün i(l)k diba telaşlı telaşlı erkenden seğidelek geldi ga(h)veden öylen paydosundan nece sonura kendinden sonura ğelenneri “odun-çalı güçcük” dedi kimine “üsdü-başı sökük” de dedi “elleri kirli” diye de mahana etdi “tefteri-kitabı gapsız” deye de “çentesi yok” da dedi “saşları uzun” da kiminin ceplerinde mekke gavurka kiminin cebinde “cızılı şeker” uçun para kiminde hollukdan aşırılmış yumurta . tımılı kayse çekirdeği, gazoz gapa(ğı), şıkşıklı kalem kırığı “sapandaşı” sünger (sapan) penisilin şişesi, halı ipi, gripin (ilaç) kutusu deve boncuğu hurma gıliği Feri Cansel, Belgin Doruk Türkan Şoray, Farma Girik artis resimleri bille, ereze, mıh, şırınga iğde dalı nazarlık nusga, bitik pil, marangoz artığı tahta parçası kader şekeri kağıdındaki maniler taha neler neler . kimezi “bekmez akıtmış üsdüne” “çenesine akıtmış” kimi de kimi şipitli, kimi sümüklü kimine de mahana file de aramadan eğsik gedik bulmadan verdi endirdi şamarı, deyneği zopayı, dekmeyi döğdü de döğdü tek ödevini yapmayannarı unutdu bu sefte namaz surelerini ezberlemeyenneri de . i(l)k diba o ğün ipdal edildi her tenefüs ürüyamıza girdi uykumuzu gaçırtdı metdiş denen o döyüs o(ğ)lu döyüs ö(ğ)retmenin gün boyu tekrallatdıklarını gece de tekralladık durduk canımıza dünnamıza doyduk kim ne derse desin yeminne o ğece zabaha gadak hemi de zabala okula ğederken de kendi kendimize tekrallayoduk “çivtçi, evet, buyur, hayır, çiftcii ibrahiim, yıldırııım” . “oluum Reyisi Cum(h)uru da bilce(ği)mişiyiz” “başvekili dee” “bi de milli eğitim bakanı varımış” “vali mi mali mi biri taha” “gaymakam ne len?” Atatürk Cevdet Sunay Süleyman Demirel” . öğretmen dön dolaş tekralladı, hangi konu işlenirse işlensin “-annadınız mı?” “-evet” “-annadınız mıııııııı?” “-evet ö(ğ)retmeniiiim” “-yaarın gör(eceği)cez bakalım” diye kafasını salladı . gene her fırsantda okul dışında da sıra dayağından geşdik.. taha dorusu geşmişiz gibi her yannarımız acıdı cümbür-cömat; elbirlik hinci ne yalan deyen gene de herkeşin aklında da bazılarına daha şiddetli oldu, yeminne do(ğ)ruya do(ğ)ru okarda Allah var.. Alla(hı)n bildiğini gulundan mı saklacaz zabbaha gadak zopa! onun yetmediği yerde, aldı metdiş kımçıyı; ele valla yermi(si)n-yememin boba! horsasını alamadı, öretmene de endirdi eşşek daya(ğı)nı, nacağı omuzu şaklandı; yana ayrıldı çıtıraklı çıranın özü ğibi . kımçının zopanın daha böyüğünü kesdirtdi ba(h)çalardahı nuzgurtdan, dardağandan garadutdan, garadaldan endirdi zopaları acımadan! verdi vurdu gafamıza gafamıza sırtımıza, gıçımıza, ayaklarımızın altına arada bi fırsatını buldukça endirdi ö(ğ)retmence(ği)ze gafasına, gözüne, böğrüne, gıçına, sırtına o da onu; esas duruşdan düşürdü yere muhtar geldi, ona da ne bekçi ne candırma dinnedi i(n)san azmanı zebella(h)! zabahı zabah etdik valla anamızdan emdiğimiz burnumuzdan fitil fitil, o ğece altını ıslatmayan galmamışdır kesin! belki ö(ğ)retmen de dahil.. kim bili(r), Allah bili(r) belki en çok da ö(ğ)retmen efendiyi “i(n)şallah dedik içimizden tabi . |