Gece Yarısı Trenleriyle Yollara Koyuluyorum
Bu sabah ekmek attığımız kuşlarla konuşacağım
Pencereme topu değen çocuklara gülümseyeceğim Belki bir süre daha kafa tutacağım dünyaya Annemsiz manzarasına bizim sokağın,sonsuza kadar küseceğim. İçi boşluklarla doldurulmuş olan gitmek adlı kitaplara eğilip Seni sevdiğim kentleri birbirine yakınlaştıran atlaslara, yüzyıllar ekleyeceğim. Sevgilim; Tanrının unuttuğu zamanlardayız yine Hani inanmıştık ya gerçek aşkın var olabileceğine Yanlış ilikledigimizi anladığımızda tenimizin düğmelerini, çok geç kalmış olacağız bil ki sevmeye. Bak bahar geliyor yine Yılkı atlarının sırtına binmişçesine Belki içimiz çiçekli bir bahçe Peki ya dışımızda ki hüzünlü tel örgüler? Hep mi kuşların kanadını birer birer incitmekte Hep mi gölgesi üşümüş çocuklar bizim semtimize denk gelmekte? Sevgilim; Peşinden koştugum ve kendime bile yetişemediğim bazı an’larda, sırtını mavilere dönmüş bir denize kıyı olmaktan yoruluyorum. Deniz olmak varken,gece yarısı trenleriyle yollara koyuluyorum. Yarım bırakıyorum hevesle başladığım her sevdayı, Bile isteye çarpıyorum ayaklarımı yürürken, İçime giydirdiğim yırtık hayatı beceriksizce yamayan ellerim şimdilerde yaralı dizlerimde, Korkuyorum beni daha da görememenden, unutmandan. Sevgilim ben yine denize kıyı olmaktan yoruluyorum, Deniz olmak varken, gece yarısı trenleriyle yollara koyuluyorum. |
şiirde öyle bir içtenlik var ki
eksiği fazlası umurumda bile değil
ve zira ben bu tür konuşmaları çok seviyorum.
eyvallah şair.