İKİMİZ
Koskocaman bir evrende başladı
Seninle hikayemiz, Sen bazen, Serin bir rüzgar oluyordun, Bazen bir fırtına, bazende Bir meltemdin, püfür püsür esen, Ve hep, esip geçiyordun da zaten, Gözün hiçbirşeyi görmüyordu, Yada görmezden geliyordun, En çok’ta bu idi bana elem veren. Ben ise, rüzgar gülü gibi, Sen ne yandan esersen Ben hep o yana dönerdim, Tek başına hükmediyordun hayata tüm gücünle, ve cesurca, Bu yüzden ben, ben hiçbirzaman biz diyemedim, ikimiz diyemedim, Sen gelirkende yalnızdım, Sen giderken de yalnızdım çünkü. Bekledim, sadece sessizce bekledim, Gecenin sabahı, Karanlığın şafağı Beklediği gibi bekledim, Şikayet etmeden, vazgeçmeden İçimi açmadan, içine düşmeden bekledim, Okadar da muhtaçken sana susmak, Ölüm gibiydi bana. Uzun süre, hep kendi acımı gördüm, Hep, kendi yalnızlığımla buz tuttu Zavallı yüreğim, oysa sen, Sen benden daha’da yalnızdın, Esip geçiyor, uçup gidiyordun sadece, Ne konacağın bir dal, Nede sığınacağın bir liman vardı, Gözlerinden, yarım kalan Birşeylerin hüznü damlıyordu. Kendi acımdan sonra, birde Senin yalnızlığın dert oluyordu, Bana Ve artık iki kere üzülüyor, iki kere acı çkiyordum, Ve yine ikimiz diyemiyordum, Çünkü, yan yana bir halimiz yoktu, Yana yana bir halimiz vardı senle, Yaşamak isteyipte yaşayamadığımız yıllar gibi, Yalnızlığımla kalıyordum ben, gün batarken dağlara düşen gölge gibi çekilirken sen. İkimiz kelimesi, sadece acılarımız Ve yalnızlığımızın buluşmasıydı, Bazen, buda güzel geliyordu bana Biliyormusun, Hani Yelkovanın, akrebin üzerinden Defalarca geçip gitmesi gibi, Doğup batması gibi güneşin, Bir nehrin kenarında suyun Akışını izlemek gibi , Yıldız kayması gibi Gecenin ta orta yerinde, Yada, bulutlara bakmak gibi gökyüzünde. Öyle ya, öyle ya sen rüzgardın Ben ise kupkuru bir dal, Ne yeşertebilirdin beni, Nede yaprağımı dökebilirdin, Biz olamıyorduk seninle, İkimiz diye birşey yoktu yani, Peki ya bu yaşlar neden Dökülüyor gözlerimden, Onuda sonradan öğrendim, Rüzgar sert esince, Göz yaşartırmış ... FEVZİ EMİR YILMAZ |