Tarihsizliğin Panzehiri
bir tarafı kumral kokar
serin alizelerin gönlünde beslediği bir tarafı kendisini göle banan maral vaktin her beş seferinde gözlerini sersin ister benceremden içeri soy ağacında taze gelincik eteklerinde renklenen düş kelebeği ah o ebedi gülüşün senin dudaklarımda yarım kalmış derviş ezgileri yüreğinin yarısını seninle üleşsin ister ah bu ırkçı şehirler zenci avına çıkmış kir sokaklar Müslüman’ca sevilsin ister bir adam ah bu arteri kesilmiş ıssızlığın ölü bedenleri ah yine yetmedi yüzün- yetmedi gülüşün ah bu yokluğun çekiç sesleri güven duygusunu yitirmiş kör duvarlar hangi kapıya el vursa el muamelesi hangi yüze yüz sürse terk edilmiş mutsuzluk kulübesi dahası isini yük edinmiş kandil abidesi aşınmış soluğunda bir sessizlik medresesi nereden bilsin yanmanın ve uyanmanın tonunu ah ülkesinde mülteci düşlerin sabır sandığında gizli yol ayetleri kendi cehenneminde kavrulmuş kül köpükleri benceremin camlarında toz festivali dibinde yüzlerce boşluk devriyesi hep aynı korku aynı zorun tortusu beklemek bir akşam sokulasın ister usulca yanına çürümesin ister her şey gibi, hiçbir şey gibi yasta kalmış bütün sıfatları geçsin ister seninle varlığın gövdesi her zaman bizden yanadır ister ki yokluk bu su sefer de sınıfta kalsın _boran |
Kilitli kalmanın sularında yanmakta olan bir toprak
İsini yüklenmiş her uyanmanın tonuna
Sessizce bir gülüş.
Boğulan karanlıkların kül köprülerinde ellerim.
Sen hep güzelsin
Ruh alfabesi zengin şiirdaşıma gönülden tebriklerimle
Tebessümle