GÜNEŞE HASRET İŞÇİNİN ŞAFAĞIHer sabah fabrikalarda, Çınlar ortalık vardiya düdüğünün sesiyle; Sınıfını hatırlatırcasına işçiye: Günaydın işçi kardeşlerim! Gün, iş başı günüdür. Gün kölelik günüdür, Giy şimdi eldivenlerini, Sonra iş elbiselerini giy, Tak baretini ve al çekici eline. Vur ha vur, Vur ha vur... Vurdu işçi kardeşim çekici. Önce ödeyemediği faturalar için vurdu, Sonra iki aydır ödeyemediği kira için, Boş buzdolabı için vurdu, Ne zaman köfte yiyeceğini soran çocuğu için; En sert vuruşunu yaptı. Alnından akan terle karıştı gözyaşları. Gün kölelik günüdür. Böyle olur modern zaman köleliği; Doyuramazlar seni, Ölmeyecek kadar verirler yiyeceği. Ama bol bol veriler, Hiç eksik etmezler ,umut vadetmeyi. Günaydın işçi kardeşim, Aydın olsun günün, Yerin metrelerce altında, O karanlık , o ıslak, o ölüm kokan madenlerde, Günün aydın olsun işçi kardeşim. Ciğerlerinde kömür saklayan, Nefesi kömür kokan kardeşim. Bir gün, huzurla yaşamak umuduyla, Güneşe hasret yaşayan , Gün yüzü göremeyen kardeşim. Karanlıktaki günün aydın olsun. Artık nasıl olacaksa? Duvarın üstündeki vardiya düdüğü öter, Sınıfını hatırlattılar insanlara. İşe başlayın derler, Çalışın derler, Üç kuruş için, parçalayın kendinizi derler. Günaydın işçi kardeşlerim! Gün boyunca, Yağmur ve rüzgarın ardında, Çalıştılar hiç durmadan. Bir çekiç gibi düşerdi elinden dünya, Kırılırken gece ve gündüz, Akşam oldu mu, dağılırlar işçiler. Günaydın işçi kardeşlerim! İşte, Bir yudum kahve içerken, Bir bardak çay içerken, Türküler söylerler dertli dertli: Çünkü karanlık, Çünkü soğuk kardeşlerim. Çünkü üç kuruşsa hakkı, Bir lokmaysa değeri, Köleliktir bunun adı. Bunu göğüsledikleri için. Kara kara düşündüler, Ey kara yıldız Görüyor musun sen? Yıldızlar görür mü, bilmem, Ama ben görüyorum seni. İşte gökyüzü, işte yıldızlar, İşte karanlık, işte işçi kadın ve erkek. Söylenirken türküler, Göğe yükselirken şiirler. Düşündüler; İşçinin sırtında yükselir zenginlik. Kan ter içerisinde geçer günleri. Doyarken kapitalist efendiler, Açlığa mahkumdur işçiler. Tutsaktır fabrikalarda bedenler. Bunu düşündüler işte: Şiirlerde attılar çığlıklarını. Marşlar, türküler söylediler dertli dertli. Vurdu çekiçler geceye geceye, Çınladı her yer, işçinin özgürlük sesiyle. |