Yanık küllernehir çırpıntısıydı ve sanki Atlar orada bir yolun yarısındaydı yanık küllerin gül dövmeli özlemlerinde tararken saçlarımı rüzgâra doğru dalgalanırdı her şey bir boşluğun harf yutmuş derinliğine.. kırılırdı gece kırılırdı gölgesinde otlar karanlığa dönerken dilsizliğin simgesinde zaman yüzümde parçalar ve anlaşılmayan şeyler yağmurun ve suyun sesinde böyle hatırlıyorum uzun soluklu serüvenleri kısık ışıklı odalar dağılırken pencerelerden sessizce uzanan gemileri böyle.. Çöl düşleriyle ceketlenen uzun yolculukların uykulu kenti ıssız ağaçlarla bakıyorum dünyaya sessizliğin hasretle değişen adresleri içimizden gidenlerdi ki uzun uzun bakardım sislenirdi her şey kanatlar altında alnıma perçemi vurmuş Ay yatıştırırken bir nehri fısıltılar içinde açan renklerin uçurumunda uyumayan çocuktum. ... |
Masal okunmasını bekleyen
Uyumayan bir çocuktum...
Şiir yaktı azcık
Ferahlasın yüreğiniz dert değmesin...
Tebriklerimle