Pencerebir masal anlatsan avucunda beyazı yağmuru olan ya da bulutu ve şarkısı yangınlar doğacak kendime su gibi akacağım her yana düşler almadan gidecekler beni ellerine rüzgar tenimi sıyırıp uçarken başka kente öleceğim yüzüm güneşin gölgesinde eski bir pencere... nasıl anlatsam dışarıdaki yağmuru eriyen güne öylece bakmaların gözüne düşünce aklım. bugün yüzümü sevmiyor aynalar aynada birkaç insan ve durdukça çoğalan maskeler gökyüzü altında saçlarımı uzatıyor boş saksılara yerleşiyor karanlık bulutlanan yollarda kalmasın diye ayaklar anları içiyorum öyle ki kulaklarıma fısıldayan kimi zamanlar sussun derin sesler altında akşamı eden şehir gibiyim sokaklarımda ölü ışıklar sürü sürü gemiler hep aynı hayalde sonsuzluğa demirli oysa olmalı sonu ağzımdaki elmanın ya da gizli bir yaranın dünün renginde günah uykuları başlatmadan yeni bir ağrıyı olmalı her pişmanlığın sonu ayaküstü düşüncelerde kendime taşınan toprak büyüdükçe sevincinde azalan bir ağaç açma bahar geceyi cehenneme örüp indirme uçurumları doğan umutlara çünkü daha önce de söylemiştim her doğumun bir müjdesi var Anneye her Annenin de çocuğu keşke sabahı özleyen düş olsa mavi denizler ve nazlansa uykuya dalan şiirler... bir masal anlatsan avucunda güzü gülü olan ya da rüyası ve hevesi umutlar doğacak kendime gözlerimde grileşen yorgun gün duman duman yükselecek göğe kimbilir eski pencerede ölmüş olacak herkes aklımdan ayıklanacak ayaklar |
Ne çok anlam yükleriz
Hepimiz farklı farklı
Ruhumuzdaki penceremizden bakarken
kimbilir
eski pencerede ölmüş olacak herkes
aklımdan ayıklanacak ayaklar
Kim bilir şairem
Hep güzelsin
Tebrikler sevgiler