Yarın olsun da..Issız yolun sabah atlarıyla kokusunu duyuyorum denizin kuşlar iniyor omuzuna/ tunç tozu yutmuş çiçekler ağzımda mevsim söküğü çılgın bir sesin uyanışı umuda mahsus derinliğin tasasız gemileri döndüğüm akşamların her gecesine şiirden ağaç diktim el salladı harflerin yağmursuz saati dalgınlığın rüzgar yaşında ağırbaşlı mısralar bir deliliğin duvardaki resmi ki anlaşılan bir bahar mavi saçlı dal Ahh gölgelerin renginde güneşin yüzü çeşme olan sevincin sabah atlarıyla Irmaklar yağar ıslık bir ışığa zamanın ay zeytinli yanına bağlarım ellerimi.. yalnızlığın dolu cesaretinde büyülü buğu hangi gecenin bilmem yarın olsun da göreyim kırmızı yaprakları ... |
orada öylece
binlerce yıldır aynı şekilde
varlığını idame ettirmekte olan denizin kokusuna
kuşlarının uçuşuna,
gökyüzünün maviliğine,
ve yağmurun diline,
rüzgarın ağaçlarda salınıp duran bestesine
ve ırmakların raksına ve baharın ve mevsimlerin uyanma çabasına
başka bir pencereden,
başka bir hayal perdesinden bir daha bakmayı
ve bir daha düşünmeyi teklif ediyor.
sevgili Tesbih şairin kendisine has özel ve gizli bir dili var.
Yazmaktan,
iz bırakmaktan ziyade anlama ve görme biçimini keskinleştiren bir duruşu var şiirlerinin.
Sözcüklerle biraz daha ilgilenmek gerekiyor..
Sembolleri ve imgelemeleri derinden gelen seslerle konuşuyor çünkü.
O sesleri duymaya başladığınızda estetiğin içine kadar giriyor,
kendinizi bir anda şiirin sahasında buluyor ve böylece biçimler üzerinde konuşlanan düşünceyi daha iyi anlamaya başlıyorsunuz.
Sonrası;
Şiirden aldığınız lezzetle,
Mutmain olarak ayrılıyorsunuz.
Eyvallah
Tesbih'can
Sevgiyle ve tebessümle
💦