Kadından Şiir
Nice insanların üzerine toprak atmıştı. Kadın, insan kelimesinin hakkını veren bir varlıktı şüphesiz.
’’ ’’Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür ’’ ’’ Unutuyordu. Kızgınlığı, öfkeyi, dengesizliği, haksızlığı, sevgisizliği. Sonra yine dönüyordu yoluna. Tecrübeliydi unutmakta. Böyle böyle taş kesiliyordu o pamuktan kalbi. Fonda Sezen çalıyordu... ’’ Ateşlere yürüyorum... ’’ Yola çıkmak istiyordu kadın. İhtirasa ve tutkuya yenik düşerek yola çıkmak. Küçük bir fincan kahveyle ayılmak istiyordu. Sonra tenine değen başka bir tende yenilenerek doğmak. Yakamoz, içindeydi kadının, Poyrazlar içinde... Bakışları bir başkasına değemeyecek kadar keskin, dokunursa kanatıyor. Uzun cümlelere nokta olmak istedi kadın Ölen her hissi yeniden doğurmak Hatıra defterleri yoksundu dürüstlükten Sayfalara katık edilen kurumuş güller Arta kalanlardı dikenlerden... Öptü kadını terleyen yerlerinden biraz tuz, biraz acı, biraz koku Fütursuzca ürüyordu bu sis, bu duman, bu korku... Ruhu neredeydi kim bilir kadının o bitmek bilmeyen sanrıların, geçerken içinden topallayarak düştü kucağına evhamların... Usul usul okşadı saç diplerini koklayarak denizi, yaşlanıyordu, eskimişti sevişmeleri biliyordu artık yoktu bu gidişlerin, dönüşleri... Sena. GÖRSEL YAPAY ZEKA İLE OLUŞTURULMUŞTUR. |
Bahçede hanımeli
estirir gönlümüzde
çiçekli bahar yeli
gönlümüzde gül açar
değerse hanım eli