ERGENEKON DESTANI (KARA-25)
“Bilir misin” dedi Kara,”Türk’ün diriliş hikayesini?
Ergenekon Destanı ,gizlidir demirden dağların ardında, Kurtuluşun özüdür Ergenekon. Yurt olmuştur Türk’e nice yıllar boyunca, Efsanelerin en büyüğüdür Ergenekon. Azalmışken Türk’ün sayısı çoğalttı bağrında, Bir milletin yeniden doğuşudur Ergenekon. Bu destanı unutturma ve sakın unutma. Çöküşler mazini unutmakla başlar, unutulmamalı Ergenekon.” Efsanenin başı, Ulu Tanrı’nın ,maviye boyadığı dönemdi gökleri, Türkler, bereketli ovalarda, gökyüzü kadar geniş topraklarda hüküm sürürlerdi. Rüzgarın taşıdığı, cesur bir nefes gibiydi, Göktürk oku, Düşmanlarına korku salan, çelikten bir kalkandı, Göktürk Boyu. Türk’e boyun eğmeyen ,bir il, bir boy, bir soy yoktu, Titrerdi bu kudret karşısında, karşı koyamazdı hiç bir ordu. Kıskanıyordu içten içe Türk’ün azılı düşmanları, Bu egemenliğe son vermek için yeminler ediyorlardı. Göktürk’ün başında, Oğuz soyundan İl Han vardı, Tatarların başında ki Sevinç Han, fitne ateşini yaktı. Türklere karşı bir öfke, kıvılcımlar saçan bir ateş halini aldı, Ant içildi, birleşerek yapacaklardı ,tek başlarına yapamadıklarını. Türkler uyanık ve hazırdı, düşmanın tuzaklarından haberdar, Çadırlarını topladılar, sürülerini güvenli sığınaklara taşıdılar. Planlar yapıldı, hendekler kazıldı, başladılar beklemeye, Ve bekledikleri an geldi, düşman bir gece ansızın çöktü üzerlerine. Çok kalabalıktı düşman, bu Türk’ü asla yıldırmazdı, Cesaret denilen duygu, Göktürk’te fazlasıyla vardı. On gündüz on gece durmadan sürdü bu kanlı savaş, Bozguna uğradı düşman, parçalandı yandaş, yoldaş. Daha da kinlendi bu güruh, ateş bürüdü gözlerini, Daha kuvvetli geleceklerdi ve hile ile yeneceklerdi. Türkler bir sabah ansızın uyandı, duydu düşman çığlıklarını, Gafil avlandı Türkler, savaşla doldu topraklar, kanla sulandı. Çadırlar alev alev yandı, mallar yağmalandı, Büyükler kılıçtan geçirildi, küçükler esir alındı. İl Han’ın gözlerinde intikam ateşiyle yanarken, Türkleri yönlendirdi, Lakin bu sefer yalnızdı, çocukları savaş meydanında can vermişlerdi. En küçük oğlu Kayan ve yeğeni Tokuz kalmıştı geriye, Siz sonradan anacaksınız Kayı Han ve Dokuz Oğuz diye. Kaçtılar, doğaya sığındılar, gölge gibi kayboldular ,İl Han’ın emriyle, Ergenekon denen ıssız bir vadi buldular, yurt edindiler kendilerine. Dönüşü olmayan bir yerdi burası, yolu sarptı, gidişi çetindi, Bir kez gidince ,uzun zaman buradan dönülmeyecekti. Verimli toprakları vardı bu vadinin ,sığınacak mağaralarla doluydu, Tekrar dirilene kadar, bu topraklar artık Türk’ün yurduydu. Av vardı her yerde, yemişler doluydu, bu yurt cennet gibiydi, Bu toprakları Türk’e bahşettiği için ,Tanrıya şükredildi. Kayı’dan doğanlara Kayat dendi ,Tokuz’dan doğanlara iki ad verildi, Bir kısmı Türülken diye çağırılırken ,diğerlerine Tokuzlar denildi. Kışlar yazları kovaladı, yazlar yılmadı kışları kovaladı, Çocuklar büyüdü er oldu, hatun oldu, onlar evlendi, Türkler çoğaldı. Dört yüz yıl geçti Ergenekon’da, sığamaz oldular sayıları artınca, Kurultay topladılar, başlar ve bilgeler ,toplandılar meydana. Atalarından duymuşlardı ,bu yurt dışında güzel yurtlar olduğunu, Dilden dile aktarılmıştı onlara, o yurtların güzelliği, bereketi, bolluğu. Buraya o yurtlardan sığınmıştı ataları, yol bulup çıkmaya karar vermişlerdi, Çıkınca; dost olmak isteyenle dost, düşmanlık güdenlerle düşman olacakları. Ne yaptılarsa bulunamadı, bu yurdun çıkış kapısı, Ya çok gizliydi, ya da yıllar içinde kapanmıştı. Bir demirci söz aldı; “Vardır,bu dağda bir demir madeni, Büyük bir ateş yakarsak, bize yol verir, eritiriz demiri.” Uluğların aklına yattı bu fikir, hazırlıklar başladı, Bir kat odun ,bir kat kömür dizildi, yetmiş tane körük yapıldı. Ateş yakıldı, körükler ateşi harladı, Alevler yükseldikçe dağ, buz gibi erimeye başladı. Eridi demir madeni, geçit verdi Ergenekon halkına, Akan demir gibi Türk halkı da akacaktı öz yurduna. Dışarıda bir bozkurt Türk halkını karşıladı, Yol gösterdi , ardından yol aldı Türk halkı. Kutlu gündü o gün , bu günün yirmi bir martı, Türk’ün Ergenekon’dan çıkışı hep o tarihte kutlandı. Önce Han, sonra beyler kızdırılmış demiri dövdüler, O gün, hem özgürlük hem de bahar bayramını müjdeler. Yeni yurt edinildiğinde Türklerin kağanı Börteçine’ydi Dört bir yana elçiler gönderdi, Türk’ün Ergenekon’dan çıktığını bildirdi. Her kağana, biat etmesi için emirler verdi, Börteçine’yi kağan belleyenler dost bilindi. Cenkler yapıldı karşı gelenlerle, hepsi yok edildi. Türkler dört yüz yıl sonra yine dört bir yanda egemendi. Bir çınar gibi kök salmaya devam etti Türk soyu, Sen de unutma esas mazini ,bil soyunu sopunu. |
Okudukça tazelendi bilgiler
Selam ve saygılar,