Gönül yarılığının cemreler aydınlığına gönül aşılanmasıyla,
Ortaya çıkacak meyvelerin sevdalı tomurcuklarına dokunma yakınlığında,
Ayna tuttuğun ezgi dudaklarını nemlendirirsin…
Yapıyor musun?

Ve yürek yüreğe yaşamanın ayak seslerinin ritminde,
Başın dönerek; anıları ve zamanları sevda deresi boyunda,
Şırıltılara karıştırarak gecelerde ve gündüzlerde dinlersin…
Dinliyor musun?

Gönülle tenin yumuşaklığının birleştiği noktada,
Gönlünün hoşluğunu odaklayan ve bu sıcaklığı hissettiren sen,
Yumuşaklığı yayarak bir yanak şeftali bahçesi tatlılığında,
Mutluluklarla elele tılsımlar saçıyorsun...
Biliyor musun?

Ve bu mutlulukları kuşanarak mevsimler boyu;
Karların korluğundan cemrelerin sekmelerine,
Kırkikindi yağmurlarından hıdrellez canlılığında ıpıl ıpıl mor ve koyu,
Bir nazenin salınımında yürüyorsun…
Seziyor musun?

Ve sen yine; sevgiyi gönüle ekleyip aklı da buna katarak,
Şafağın yağmur kokusunda, tuğra yürekli bir canan süzülmüşlüğünde,
Bir tarafta menekşe özlemli cilvelerle diğer tarafta gülmeli fiskeler atarak,
Lale lillasının bahar sarhoşluğunda ıpıslak bir tay toynağında,
Derin hülyalara dalmaya hazırlanıyorsun…
Hissediyor musun?

Umut tebeşirlerinin yazdığı tahtaların beyazımsı toz zerreciklerine,
Işıklı duygular karışmış dizelerin uyaklarını ortak ederek,
Kâh minik canları hayallerine seyirce yapıp, yansı verip ışık böceklerine,
Kâh kırağı yağmış düşlerine tatlı sitemler yağdırarak,
Tatlılaşan temennilerde takvimlere vebal yüklersin...
Hatırlıyor musun?

Akşamüstü gelen yağmur esintilerinin kaynağı ateş bulutlarını,
Gözlerinle takip ederek, geriye çekilen yıldızlara kayıverip,
Ayla güneşin ışık alışverişi gecikmişliğinin aydınlık katlarını,
Uyduğun aşk çağrısı hülyalarında, öteden beri uçuverip,
Uzayıp gidecek geceye renk renk verdiğin titremelerle taçlandırırsın.
Ve sen şölenimsi siparişli besteleri almaya hazırlanırsın…
Hazırlanıyor musun?

Huzuru beklemede; hasretin efildemesinde düşünmenin,
Ve bunu iletmenin telaşında; bir selam coşkunluğunda,
Sessizliğin boşluktaki yankısının cevabının,
Belediği kanatlı rehaveti, gönül tiktaklarının temposunda,
Dindirirsin. Bir anlık, bir görümlük gece sürprizinin,
Gönül yarılığı burcunun dönüşünü, kumrular kanadı ahenkliğinde,
Göğsünden yüzüne savrulan lavanta uçmaklığını içine çekersin.
Lavanta kokusuna karışmış sevda nefesinin,
Sıcaklığını ritmik saadetlerde içlersin...
Nefesliyor musun?

S. Edip Yörükoğlu