HERMİYAS (KARA-3)
Sigarası dudaklarının arasında,
"Çeksene şu oltayı “dedi Kara "Dalmışım" dedim Hızlı hızlı oltayı çektim. "Hey maşallah" dedi, Dedim "Yunus balığı sanki" Baktı bana; "Bilir misin hikayeyi? Başladı anlatmaya, Cevabımı beklemedi; Birlerce yıl önce, Bir şehir varmış, İasos diye, Bu günkü Güllük Körfezi’nde. Toprakları verimsiz, Denizde ise balığı bolmuş. İşte bu yüzden, denize sevgileri çokmuş, Hermiyas diye bir çocuk yaşarmış, Babası korkusuz ve iyi bir denizci, Annesi Hermiyas’ı doğururken ölmüş, Babasıyla birlikte büyütmüş ninesi. Bir gün babası , dönmemiş açıldığı denizden, Ölmüş Hermiyas’ın büyüdüğünü göremeden. Büyümüş ninesinin anlattığı hikayelerle, Babası gibi bir denizci olmak varmış hayallerinde. Korkarmış ninesi, O yüzden yasaklamış denizi. Yine de gidermiş Hermiyas, gizli gizli. Yakarırmış Poseidon’a, Alma onu da, torunuma dokunma. O zamanda yazlar çok sıcakmış, Çocuklar denizden çıkmazmış. Oturur bir kayaya, çocukları izlermiş, Bir gün yanına bir yunus gelmiş. Oynamış onunla Hermiyas, dost olmuşlar, Hemen hemen her gün o kıyıda buluşmuşlar. Günler günleri kovalamış, Ninesini dinlemeyen Hermiyas, Arkadaşlarıyla derinlere kulaç atmış. Birden bozmuş hava, dalgalar büyümüş, Arkadaşları kıyıya yüzmüş, Hermiyas gözden kaybolmuş. Aramış balıkçılar denizin her yerinde, Bulamamış Küçük Hermiyas’ı hiç kimse. Bazı balıkçılar gördüğünü söylemiş Bazıları bir yunusun üstündeydi, El salladı bize demiş Günler sonra küçük bedeni vurmuş kıyıya Sadık dostu, yunus balığı da onun yanında. Bırakmamış Hermiyas’ı Ama kurtaramamışta, Evine kadar sürüklemiş, onunla birlikte can vermiş kıyıda. Bundan etkilenen İasos’lular, Hermiyas’la yunusun heykelini yapmışlar. Durdu Kara, baktı bana, Bir yunus bile yeri geldiğinde sever de, Neden her insan, gerektiği kadar sevemez, de hele? |