GÖZLERİNİ CEMAL SÜREYANIN BİR ŞİİRİNE BENZETİYORUM
Ben senin ellerini
bir kuşa benzetiyorum adı dilimin ucunda ama çıkaramıyorum Elişi kağıtlarından harfler kesiyor ellerin Babana su getiriyor Pamuk şeker tutuyor Buğulu camlara kalpler çiziyor Boş zamanlarında da kulağındaki küpelerde geziniyor Dünyanın en şanslı makası oluyor o makas o bardak o pamuk şeker Dünyanın en şanslısı o buğulu camlar o küpeler Ben senin gözlerini Cemal Süreya’nın bir şiirine benzetiyorum adı dilimin ucunda ama çıkaramıyorum Yürüyüşe çıkıyoruz ya hani bazen biliyorum içindeki çocuk da yanımızda yürüyor Seksek oynuyor kaldırımlarda gözlerinden belli oluyor Camın birine taş atıp kaçacak diye telaşlanıyorum bazen Allah’tan taşı suda sektirmeyi seviyor Kuşlara ihbar ediyor pusudaki kedileri Rüzgar tam öpecekken saçlarını topuz yapıyor Dünyanın en mutlu kaldırımları oluyor o kaldırımlar o deniz kenarı o kuşlar o rüzgar -bazen mahsusçuktan küsmüş gibi yapıyor rüzgar ama çok çabuk pes ediyor ne yapsın serde sevmek var- Ben teninin rengini bir çiçeğin gülüşüne benzetiyorum adı dilimin ucunda ama çıkaramıyorum Bazen olmadık zamanlarda aklına bir şey geliyor Hüzünlü oluyor kimi kimi müjdeli haber gamzelerinden belli oluyor Birden duaya başlıyor dilin ama kısık sesini giydiriyorsun cümlelerine duymamamız için Dünyanın en şanssızı oluyoruz o vakit ayağındaki pofuduk terlik dört bir yanımızdaki duvarlar Dünyanın en şanssızı kitap ayracın ve tekli koltuğun ve ben ve her sabah günaydın dediğin aynalar Özgür SARAÇ / Râzı |
Keyifle okuduğum bir sayfa
Selam ile