AŞIKTIR BİRİ BİRİNE
Doyumu olur mu hiç göze bakarsa sıcak
Yayılır her yana letafeti de içi ısıtarak Ve her zorluk erir de gider bilenle onu Biri vefa, diğeri de sağ kolu sefasıdır konu. Hangimiz türlü ezginliği, yılgınlığı yaşamadık Yeri geldi de ıskalanmış kahvaltıyı gece bulduk Ve hiç ekşitmeden yüzü üstelik de inadına Kondurduk tebessümü yüze, dile tatlı dili Gönle ilaç gibi geldi böylece çekilen cefa Velhasılı bitti de koşuşturmalar, sürüldü sefa. Yandı sayfaları gönlün, mazimiz aldı yara Geçtik yine de bir aynanın gururla karşısına Başlattık hayatı o ilk gülüşle, motive verdi İki umut veren sözdeki huzurdu bu mutluluk Nasıl gelip geçiyor hayat biz zamanın izinde Anne, baba, eş, dost, renk katandı çoluk çocuk… Yıkımları değil de, cana gelen inşasında Kucakladık türlü yönüyle hayatı, her adımda Ulaşılmaz sanılan o günler doğmuştu artık Yorgunluklar hep değerdi zaten, kanıksadık Gün batımını özlemekliyiz, dalarken gözler ufka. Kolaylıkla elde etmelerden duymadık hazzı İçinde bizden de olanlarla açtık neşeyle sayfaları Doldurduk her anını en kuvvetli istekle anıların Sefaya uzanışın yolları dürtmüştü bizi de yüründü Yılların birikimi satır satır sayfalara döküldü. Ağlamak kârdı kiminde anların hem de içten Gülmelere belki de buydu onca anlamı veren Gecenin yokluğunda nasıl da yorumsuzsa gündüz Hazza değen yanların terden geçtiğini bilerek Bütün engelleri aşmak mümkünmüş öze inerek Sefanın doğduğu şafakta yollar nasıl da dümdüz. Kokusu olsa da çirkin, terden hasılmış güzellik Yan gelip yatmalardan doğacak şeyse çirkinlik Onurlu olmakmış başında,ortasında,nihayetinde Cefayı çekmeliymiş ki kıymeti bilinsin sefaların Kurusun şu akan ter de huzuru, neşeyi aralayın. Özgürlüğün tadına varılır mı hiç prangayı bilmeden Alabildiğine uzanan semaya dikilmeden gözler Bugünkü coşkular, yorgunluklar boşuna değil di Cefanın öte yanından sefalar, bize böyle eğildi. Oğuzhan KÜLTE |