YAZAMADIKLARIMIZBazen gülerek geçeriz ya duyduklarımıza Şu sanmalar yok mu ne de tuhaftırlar ya Her şerrin üstesinden gelmenin farklarını Görmemişlerse nasıl bilirler kazanımlarını Beğeniler arasında stres yaşayanlar da var Beğenmeyi ufkundan geçiremeyendedir har. Sadece egosunun hizmetkârı kılınmış çokçası İnsan gibiler görünüşte ve fakat var olan astarı İçeriklerinde öylesine bir kokuşmuşluk hakimken Nereden bilecekler düşkünlerin halini, nereden. Bir şair diyordu, insan çok, insanlık karaborsa Maddi kazanımların kölesi olmuşlar, çoğu hasta Bu vahim durumları normal zannı yaktı cihanı Geçince maddi kazanımlar ele, terk etti fıtratı. İnsan kavramca çok yönlü, öyle de derince İçin ısınmıyorsa yaklaşma, değmesin ateşi Kimi yaz gününde harlıyor közü, yürek yakar Kimiyse kara kışta masa, sehpa, sandalye yakar. Nedendir şu bananeci, umursamaz türlü tavır Oysa her birimizin özünde değil mi aynı hamur Koy bakalım ötekinin yerine kolaysa kendini de Ne güzel söylemişler nasihat olsun diye sözü İğneyi kendine batır, çuvaldızı da ele. Şimdi anlatabilir misin sendeki hezeyanı, düşün O hep sende kaldıkça, gitmeyecektir buruk hüzün Bir el, kol, omuz ve her neyse değseydiler bitmez Paylaşmalar olmadıkça dostlar, derler de çekilmez. Her sıkıntıyı dinlerim sanki benimmiş gibi Bir kere dahi diyemedim, kaldı içte bendekini Ve anladım ki yalanlar içinde, riyalarla nefesleniş Nasıl olacak da doğacak sana gün, güneş İçleri kemirip duracak bitmeyen bir serzeniş. Arılardaki hengameye bakışta imrenidir manzara Yok orada; sen, ben, büyük ve küçüklükçe yaygara Mesele gelince bize, karmakarışık oluyor şu dünya Yazdıklarımızda sitem var, bekleyiş var, hep var Özeleştiri yapanlar çoğalmalı ki, değişsin düzen Kalmasın aramızda sizi, bizi , ötekilerini bir üzen. Oğuzhan KÜLTE |