ÂTİYEDİR YÜRÜYÜŞŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Günün oldukça kof ve menfaat kokan, kokuşan anlayışlarıyla belki de masallarda kalabilecek derecede ötelenmiş değerlerle gerçekleşmesi zor da olsa kaleme aldığım bu şiirle, davanın bütün insanlık adına sürdürülebilir olmasına olan inancımı da dile getirmek istedim. Biz bu vatanı, onu vatan kılan ecdadı, eserlerini, zenginlikte parmak ısırtacak kadim kültürünü sevdik. Bir farkındalık olur, düşüncesiyle de yazdık.
Maveraünnehir`den gelmiştik Anadolu`ya cenkle Dizi dizi hasmın büktük bileğini milli dirlikte Her millete verilmişti bir maya seninki bir başkaydı Onlarda; talan, riya, bozgunculuktu her zaferin adı Sen ki insanı aldın öze; huzur, esenlik ve barış kârdı. Beslenmedik mi binlerce yıldır kadim töremizden Bitti denilen anda daha gür doğduk küllerimizden Bizlerin bir şiârı var ki harsımızda, halen ayaktayız Bu asra da vuracağız mührümüzü âtimize yoldayız. Bilimde, sanatta, sporda ve hülâsâ her zeminde En ileri olmak hedefi capcanlı duruyor ülkümüzde Sen ben davası çekmesin bizi sakın, yolumuzdan uzağa İçteki dayanışma ruhuyla düşmeyeceğiz asla tuzağa. Bilirler ki bizi cenkte yenecek bir millet yoktur Belki de bu yüzden içimize bozgunculuk sokan çoktur Dersimizi aldık asırlar öncesinden, etle tırnak gibiyiz Vatanın bir karış toprağı için dünyayı kurban ederiz. Uzunca yıllar süren egemenliğimize çok özlem var Milletimizin hizmetinden pek çoğu oldu lütufkar Ta Bosna`dan ninem bekliyorsa yaylasında bizi Anlamak gerekir ki silinmez, derindir Türklüğün izi. Osmanlı`dan ecdadıma hutbe okunuyor Afrika`da Nasıl bir rüzgâr ise bu, aşmış kendini kıtadan kıtaya Kimler ki medet eder bir dinle hele, milletimizedir çağrı Zulmün pençeleri altında ezilmektedir insanlığın bağrı. Asır bir hezeyanla çalkalanıyor, insanlık yitmekte Üç beş çakal sürüsü aşmış haddi, ne cüretler etmekte Sanırlar böyle gider, akar gözyaşı ve kavrulur yürekler, Sorulmaz mı hesabı, ödetilir de misliyle bedelleri Apaçık bir gerçek ki bu, tüm ezilenler Türk`ü bekler. Çalışmanın ilhamında söner mi hiç güneş, yoktur gece Mazimizden gelen hızla parolamız barış, dünden güne Bize uzanan eli unutmaz, kem bakanıysa yazanız Türk`e hasımlık edenin mezarını kazmıştık, yine kazarız. Düşün ki şu yeryüzünde varsın bir, beraber, diri Kıyametin vakti bilinmez de, sen ki zulme kıyametsin Azmışların başına cellât, mazlumlara da şefkatsin Pek nadir millet gelebildi güne, sense gelenlerin pîrî. Soy, sop, köken mevzuu değil bu, düşün bir derince Şu Anadolu var ya, tüm kimliklerin ihlâsla birleştiği Yedi düvele dik duruşun, vatan ve bayrak sevgisini Akılda, ruhta, ülküde bir potada kaynaştığıdır tarihte. İnsanlık nasıl da savruluşta, vah ki susuyorlar hâle Bekleyiş halidir bu yaklaşıyor davamız perde perde İhlaslı yüreklerin harsından aldıkları ilham yeter, Sırasında ecel oluruz, öfkemizin estiği yer beter mi beter. Bir büyük cenk içinse hesaplar, işte buradayız Ecelle yoktur sıkıntımız, onunla hemhaldır tüm anımız Sevgide ipek kumaş, hoşgörüde atlastan kumaşız Barışta Yunus, Bektâşi Veli, Mevlânâyız, hümanistiz Sabırda Eyüp`üz amma, zulme yoktur müsamahamız Dikeniz hasmın surlarına şanlı sancağı, Ulubatlı Hasan Bakarız mavi gözlerle ta ötelere, Mustafa Kemaliz. Ey yeni nesil, mazinden esintiler hakikâttir iyi dinle! Gelince vakti mücâdelenin etme şikâyet; yaşa en dibinde Olma asla tembel; üret, var et, bul, buluştur keşfet Eğme başı zalime, bu fıtratın bil ki Hak`tan verilmiş rahmet Düşme sakın yeise; onur, gurur, adalet bâkîdir mayanda Öksüz kal, yetim ol, gazi ol, şehit ol, vatansız kalma. Cümle beşer bekliyor, huzur veren sancağının gölgesini Dün yazmıştın destânını verdiğin binlerce şehitle Cüret et ki zalimlerin kısılsın sesi hem de ebedi Mazlumların dualarındaki öznesin, beklenensin ivedi, Haydi, sen de katıl bu davaya, kutludur bu yürüyüş Kızıl Elma değil miydi her gece, uğruna gördüğün düş. |