Bu şiir eksiko sabah kaç sabah birikintisiyle yüzüme topladın günahlarını ayışığından çalıp beni kalbinin sahralarına ıssız şehrin hücrelerine kara bulutları indirdin sahiller uyuyordu ve tüm insanlar kalın kitaplarım ensesine kuş ve deniz ilişmiş kar fidanlarım bu şiir eksik ruhun alınterinde aylak sancılar bulut kıvamı erime -maviye asılan adam ölüyordu- şimdi sen sessiz vedanı kimseye uyandırmadan sarı duvarlara soğuk geçmişini iliştirip gittin gittiğin yerde bittin adres değiştirdi ölüm korkusu izlerin beyaz aynalarda güzelliğim bozulmasın diye bütün çizgilerini bozdu yağmurlarım bu şiir eksik bir kaç taze çiçek ölüsü ve asılışı parantezlerin narında eflatun ışık aldatılan bir ütopya alnımın kırışığı geride bıraktığın yalnızlığın ırzına geçti gün ve birazdan sana dönecek suretin güneşin gölgesinde sallanmakta gece perde kapanmakta bak bu son oyun son şafak hatta son ışık uçabilirsen uç seni bütün boşluklarım tanır -gökyüzünden bakışlarımı çektim- umut kalbimi çeliyorken ayaklandırma aklımı ben gizli bir kıvılcım göğünden uzak var git yoluna maviden süzdüm karanlığı artık hiçbir şeyimsin yokluğunu öldüresiye dövdüm nasıl susarım ruhum mutluluk çarpar sabaha yakın bir vakit gelsen de uykum tanımaz seni ağzımda dünyanın salyası masum bilinmezliğin öteki yüzü var git siyah dalgınlıklarla hayata sus ... |