Ölü dilanılar çingene gibi göçebe ufukta ömrüm zikir ederken karanlığın tam ortasında yapayalnız sessizliğin içinde tarih unutkan beni baksam aynalara zaman değiştiriyor yüzümü git gide yabancı kalıyorum kendime dilimde birkaç feryad dilimde birkaç çığlık ve ruhumun deryasında kelimelerim kan susuyorum... dudaklarımda kilitli dualar günahlar vakitlerimin beyazını törpülerken bir zaman ki aşkın içinden geçiyorum sesleri kulaklarımda yankı duvarlarda kayboluyorum nerede gövdeleriniz onca özlemlerim dururken uzaklığımı yok etti siyah hevesler içinde haykırışlarınız buradayım teninizin tam yanında vefasız bir ağaç gibi çıplak ve durgun gölge gibi uçurumlarınıza düşüyorum yalnızlığın masal ağzında gidip gelirken ölüme apansız yolculuklara çıkıyorum ne olur sevmeden öldürme beni aşk korkuyorum saçlarımı tarayan rüzgarlardan erken bir gülüşün sert gövdesinde geçmişim paramparça ediyor bastığım her adımda uykularımı sanki yolum tükeniş bazı sözlerim karanlıkta aydınlığa hiç ışık yakmıyor ölü dil gibi çöreklenmekte zaman adı yok yaşadığım nedenlerin alnımda kamçılı karanlıklar silkelesem yüzünüzü ölüyorum bu yüzden yokluğum aşktan söz etmiyor gizli gizli burkulmuş tüm duygularıma veda ediyorum tenhaya çekiyorum hüzünlerimi saatlere cehennem diye eklenmesin diye gecem sessiz cinayetle bırakıyorum küskün anılarımı ve yeniden yeniden başlıyorum yaşadıklarımı giymeye aynalar yüzümü neden maskelediniz .... |
ne olur sevmeden öldürme beni aşk
Dejavu yasiyoruz hep
Yinede bir umut
Iyi geceler bırakıyorum
Sevgiyle