Bırak, Kalsın Öyle
Sen değil miydin güne bakışı değiştirip güldüren
Senin gözlerin yüzünden değil miydi Ve senin samimiyet dolu sözlerinden hislenen Onca yıllık alışkanlıkları değiştiren ben. Kâr mı zarar mı diye bir hesabım olmadı Geçmişten getirdiklerim bakiydi fakat Sana yönelen duruş, sana inen zerafet zengini İncelikte kökleri sapasağlam o adamdan Eski bir şarkının nakaratından belki kulakta kalan Söylerken dilin ucunda gönle gece gibi vuran Ve kısaca değer katan bir adımın olmadı. Hani o yüzleşirken senden yana çekilen Asla karşılık beklenmeden de ta yürekten Olabildiğince samimi ve alabildiğine de derince Hissiyatların en zirvesini kıskandıran günlerden Bir siyah beyaz resimden öteye söyle nem kaldı. Vakit gerçeklerle burun buruna gelmekse Ben onu anbe an yapmıştım sen hiç bilmedin Zaten zorlukları, hezeyanları bitimsizdi hayatın Üstüne kendini nasıl da insafsızca ekledin. İleriye götürmek öyle kolay olmamalı kanımca Kendinden vermesini bilemeyenle çıkılan yol Dikine çıkılır da çıkılır zirvesi belirsizdir Onca derde göğüs geren bendeki şu aciz kol Yarını seninle düşünmeden edemezken İçime çektiğim hava, belli ki safi zehirdir. Bırak artık beni, benle kalayım biraz Elime aldığımda her daim dertli çalan şu saz Nasıl da dağıtır efkarı bir bilebilseydin diyorum, Sevmesen bile beni, yine de sözümde duruyorum Beklemiyorum İnanmanı, dünkü seni seviyorum. Oğuzhan KÜLTE |