0
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
4277
Okunma
dört gün beş gece
yalan söyledim
korkma seninleyim dedim
kendi kendime
nesli tükenmiş sesli harflerle yazıldı
yalnızlığımın yorulan sessizliğine sayıldı
böyle tek başına kalmak da mahşermiş .
onca kalabalık bir son da…….........
sesimi duyan var mı…
sesimi duyan var mı…
şart olsun…
sesimi duyan yok mu…
demedim bir kere bile demedim
kimseleri kin ve nefrete sürüklemedim
gül üşüyor gül hep üşürdü biliyorum
kaç gün dayanabilirdi ki söyle
ayaz beyaz sabahlara böyle
biz gülersek sen de gülersin ana zikir
kaybet kaybet demek oluyor ana fikir
gülden sadece reçel yapılır bundan böyle
gülümsemelerin yadırgandığı bir ülkede
ah be anne…
sen yoksun ya artık sen yoksun ya
öksüz kız çocukları
Yitip giden anne nin adıyla ninni söyledi
sarılıp uyurken bezden bebeklerine
bir baba
vicdan-ı insan bir adamsa
önce toplamalı çocuklarını
sonra dağıtmalı kaşıklarını
ortaya konan adaletli çorbaya
en son oturmalı sofraya
sonradan uzatılan sadakalı eller tutmuyor
tutmuyor baba şefkatinin yerini
hiç bir gönülden iyilik
yalandan maya tutmuyor
kaybetmiyor ederini
gökyüzü henüz uyanıp ağlamadan
nasıl böyle sessiz sedasız kaçıp gidiyorsun
viran olmuş evlerden odalardan
sen nasıl bir hayat hırsızısın , hainsin ölüm
bu son olsun artık demeli vicdanın sesi
bu son yalan olsun
bu son talan olsun
beşiğine karlar mı yağmış bilemedim
son ve uzun uykusunda
gül yüzlü bebelerin
yaşadıkça ve hep yaşadıkça
hiç böyle bir hicran
hiç böyle bir
kirli beyaz
görmedim…
erol gürcan
bu nasıl sevgi dilidir, bu nasıl lisan
olan olmuş unutmaya utanıyor insan
ben yalanların altında canımdan oldum
sus da duyulsun…
tan taşçı – tutunamıyorum
5.0
100% (5)