Kum ve Saatgiz, dil sandığı ağırlığın imge ülkeli yolcusu şarabı içilmiş yanardağ yarım avuç içi çizgisi yağmurla yıkanan ... göçünde yayılan ışıklar aynayla içinden geçer ateşin kıyamet yüklü çöl kuleler yıkılır ki, kum ve saat kime dokunsa parmaklarımdan mevsimler akar çoğalır albüme sığmayan dizili atlar sükûnet bir tufan kopar yalnızlığın selam kanatlarına ruhumun gölgesinde ölüm ahreti olduğumuz yaşamın bel ağrısı herkes b/eşiğinde dinler şiiri köşe başlarında çok odalı yüzlerin tarihi dağları, nehirleri sis güneşin rüzgarıyla ağzıma eser eski suların usul sesinde gün düşümü çığlığın beyaz kıvrıklığı saçlarda papatya uyanır sessizliğin yara ırmağına uçuruma sel boşalan çiçekler zamanın karanlık yatağı üzümleri mum fenerli kıyı fırtına herkes kendi b/eşiğinde dinler şiiri gürültüyü kuşanan sadeliğin kelimelerinde rüzgârlar uykusuz şarkılar ve perdesi inmiş sancaklar ama şimdi burada arkamdaki kervanla heceleyerek söküyorum yaşamı üstelik kimsenin suretine dokunmadan bir şiirin ortasından soluğuna yürüyorum aşkın gökyüzünde yıldızlar gecede ay öyle, öyle ağaçlı yol kenarları içimin derin avlusuna ... |
Sordum nedenini
Müvekkil dinlemek ucretliymis
Her boşaltma için ücret odenirmis
İnsanlar fazla ücret ödememek için söyleyeceklerini acele ederek söylermiş
Bazıları son cumleri kapıdan çıkarken söylermiş.
Böylece Avukat kardeş de ihtiyacı olan zamanı kazanırmış.
Sanırım biz de ömrümüzün son zamanlarına çok şey sığdırmaya çalışıyoruz
Ben
Dünya da her işini tamamlayıp giden birini görmedim
Hep bir yerlerimiz eksik.
Monteigne soyle demişti
"İnsan geçmişiyle birlikte geleceği yasar"
Bu şiir ve diğer tesbih siirleri bu düşünceyi doğruluyor
Artık
Tesbih tanelrinde hüznü de sevmeye başladık.
Selam ve saygı hep