Gerçek Deprem Hangisiydi?
Ne kalemim varıyor yazmaya, ne gönül de fer
Manzaralar toz duman, gelecekse hep keder Ne yıktı bizi dedim, böylesine derinden Zorlanmadım bulurken cevabı, çok yıpratıcı Bu depremler hep varlardı ve yine olacaklar Onlar mı yıktı bizi böyle, neden başka mı Değerlerdeki depremler hepsinden beter. Kalite ne büyük bir kelime ve de ağır Her yerde ararız onu, her şekilde severiz Gelmezse işimize görmeyiz, oluruz sağır Oysa herbirimizin yuvası nasıl sıradan olur Araba lastiği mi bu ki yürüsün yolda Binalardan tasarrufun bedeliyse bu Yapan, yaptıran bilmem nerede uyur. Geldi geçti konağı mı sandılar siteleri Her birinin içinde vardı dünyalar güzelleri Nasıl bir anda yitivermek bu, anlamak güç Ne zaman ders alınacak ahlakça ahlakça O olmadan yapılan işlere bakın; alçakça, alçakça. Nerede gördük koskoca şehirlerin böyle yasını Kuşbakışı görürken anlıyoruz durumu, gözlerse yaşlı Hani ileri teknoloji zırvaları, bi bırakın palavraları Esirgenmeseydi demir, çimento ve dahaları Bunca olur muydu yıkım, akar mıydı göz yaşları. Öylesine derinden ki acımız, yetmez kelime Bir değil ki yıkılan kent say ki on tane Kimimizin yakını, eşi, dostu ve sayki velhasılı Kolumuz, kanadımız kırıldı, içimizde titreme. Hayat bu ucuza satılamaz, ev ve bina dediğinse Öyle gevşek, öyle gözü parada, burnu havadayla Birilerinin de olmayan vicdanı ve insafıyla İşte o ki nerede kalite nerede sağlamlık, Aynaya baksınlar artık kalan yüzde şerefle. Elbette gün hesap günü değildir, biliriz Ve fakat bizlere bunu yaşatan ucuzlukları Tepeden bakan zavallı insancıklar oldu tiksinti, Şimdi dayanışma vakti, gelir bir gün onun da vakti Uyan milletim uyan, her zordaki gibi ver el ele Nasibi olanlar var, kurtaralım hep birlikte Yıkım çok büyük ve fakat biriz, beraberiz yine Kuralım yeniden en güzeliyle, sağlamıyla İçimizde acısı baki kalacak bu anların ancak Bizi esenliğe yine milletçe birlik taşıyacak. Oğuzhan KÜLTE |