Siyahkavuniçi pazarların hüzünlü çocukları ertelenen mevsimlerin ilk göz ağrısı ... gökyüzü göğsüyle kapıyı çaldığında turnalar içime bağırır tek başınalıkların rüzgarı gece serseri bahar vaktin soluğunda sessizliğin her uyanışında uzakta bir tren sesi.. gözlerimin bulanığına kanatılmış çığlık çocuk yüzlü yağmur yanağımda camlardan şehirlere inen masal ürperen karanlığın güz diriliği herşeyi suların ve şiirin aşkında seviyorum uzarken saçlarım kitapların telaşına ah ne güzel dünyadan ve ırmaklardan konuşmak uzun gecelerin ıslak direklerinde sessizce kayboluşu kelebeğin çoğalarak yiten uçurum mavisi bendeki telaşlı balıklar ve büyük yollar aklımın esmer duvarı sesim yaralı uyku bir gülün kekemeliğinde dışardan ve içerden akan hayatın pencereye duran çocuğu aynı sessizliğe kaybolan orman gibiyiz gözlerimde büyüyen ölüler kanlı bir işaret uyuşmuş hüznümde o siyah boşlukların derin imlası .... |
İstediğin kadar kış ol
ağır ağır etimden dökülüyor kendimden ötesi
gözlerim kıstırılmış gagalarında kırlangıçların
sığ suların kumuna karıştı sesim
zor kelimeler döngüsü gün
ödeşmişiz gibi düşün
istediğin kadar kış ol sen
soğuk başını eğip geçmiş aramızdan.
iyi bilirim aralığı
zemheri mevsimlerin nefti hüznü
tebrikler Tesbih