keşke…mekansız bi mevsim düştüğüm içine kapısız, çatısız, duvarsız… sadece gözlerimde savrulan rengarenk bi perde çiçek mi ellerin derdim olsa ellerimde uzaklığına rağmen rağmen yokluğuna tüm rağmenlere rağmen, seni saklayıp aklımda- kalbimde şımartıyorum hala hissedersin dinlersen fısıltısını zamanın her sabah içinden bir günaydın geçer -kime söylendiğinden habersiz- dudağından bir gülüş gözlerinden bir kıvılcım… aklından bi sahne geçer - dejavu- alıp sezgilerini yanına bir bir unutursun sonra sahilde, sokakta, belki metroda yan yana gelmeyen şeyler var soru işareti ve virgül mesela gündüzle gece gerçek ve düş senle ben kırılgan ah’lar var bi şarkının içinde bulunmayı isteyen bi de boğazına oturmuş o yumru yutkundukça acıtan, inciten özlemek duygusu keşke bilsen… |
Keşke bilsen, Mefisto, içimdeki çatışmayı,
Aykırı sağanak bulutlar ağzımda çığneyen bir adamım ben.
Herkes bir şâir sanır, çiçek böcek, munis biri,
Oysa kara deliklerde gömdüm önce kutsal kitapları, ardından aşkı.
Şizofren cigaraların dumanı kalkmış ekonomi forumlarında,
Anneli ağıtlar yükselmiş tüm kan grupları için.
Ama önce kutsal kitapları gömdüm kara deliklere,
Hiç kimse bilmiyor, hiç kimse anlamıyor bu yüreğin yangınını.
Haydi bak, kapıları çal, çal, ey yeryüzü insanı,
Merhametin izi kayboldu evlerde, uzatma haşim akşamlarını artık.
Tanrı yok, namluya sür aşkı, tetik boşluğunu al,
Ve bekleyin, bekleyin kıyamet gününü sevgili insanlar, bekleyin.
Ağzımda aykırı sağanak bulutları çiğneyenim ben,
Herkes bir şâir sanır, çiçek böcek, munis biri.
Ya da acıların söz orospusu bir herif, bilmiyorlar ki,
İçimdeki fırtına, içimdeki yangın, bu kelimelerle anlatılamaz.
Üzgünüm, Mefisto, içimdeki bu fırtınayı anlatmak için,
keşkeler yetmez.
Bu sadece bir çığlık, bir feryat, bir aşkın sonucu,
Ve belki de yüreğimin en derinlerinde saklı bir dualıktır.