Öleceğim Uğrunda
yırtılan bir mektup gibi ellerim
kenarından ateşe verilmiş, ömrün yakamozuna akseden silik satırlar arasında yanıyor yürek parmak uçlarında küle dönecek küllerin de yeniden kendini yaratacak bir sevdanın çığlıklarıdır alevine nefesini rüzgar yaptığın yanış koklama bu gülü / yandı ki yandığının resmidir sana bıraktığı tek gülüş şehrimin sokaklarındayım faydasız çamurların göğsünde akıyorum çamur / hey çamur / sürü beni o kadının ayak izlerine bula beni karanlık ki yamandır bu şehirde öksüzlüğün nefesidir sokaklarda ışıyan kedi gözleri saat her on ikiyi vurduğunda gördüğüm çakmak bakıştır penceremde ki yıldız kedi / nankör kedi karanlığın karnını delen bakışlarınla onun gözlerine taşı beni çırpınışım kalsın kan kızılı hasretlere hediye yürüyorum adımlarım dipsiz kuyulara atılan taş gibi derinden gelen uğultular yankılanıyor sokaklarımın sarı odalarında eylül rengi bir gece yaşıyorum resmini tırnaklarımla çizdiğim taş duvarlarda duvar / katil duvar, aç yolumu aç ki özgürlüğümü bulayım / ona koşayım sonra gülüyorum / güldükçe seni görüyorum geç fark ettim gökyüzünün hırçın bakışlarını öyle sert / öyle dolu ki içine gömük biriktirilmiş hırs küpü patladı patlayacak bir kadın doğuyor karanlığın bağrından yüzünde saflığın en beyazı yırtıyor gökyüzünün hamile karnını bana gülüyor kadın / Ay..gel kadın / doğ kadın / ışığınla beni sar kadın sevişelim kadın geceye ihtiras çığlıkları atarak, öpüşelim kadın gülüyorum / güldükçe seni görüyorum soğuk / ayazın karısı soğuk-ısıt beni / üşüyorum avuçlarım ıslak / bağrım ıslak / gözlerim ıslak..ağlıyorum ağlarken gülüyorum / güldükçe seni görüyorum caddelerdeyim ateş böcekleri gibi kaçışan trafik ışıkları yollarıma düşüyor gitmek istiyorum taksi / hey taksi gider misin onun olduğu yere döner mi tekerlerin yar yar diye söyle taksi param olmasa bile götürür müsün beni sevgiliye!! kendime gülüyorum / güldükçe kendim de seni görüyorum öyle titriyor ki dudaklarım, sorma buzdan makyaja bulanmış teninde har’a değen çatlak topraklar sen de güneş / sen de ateşin en yıkamışı biliyorum ateş / gel ateş-tenimde yan / ben de yan kül et bu içimde yeşerttiğim ormanları kurut retinamda dalgalan fırtınalı tutkuları yürüyorum / yürüdükçe seni hissediyorum hüznün en güzel şekli yüzünü arıyorum yumruklarımı sıkıyorum / havaya sallıyorum rüzgarla dövüşüyorum ters esme diyorum rüzgar / ters esme sen estikçe ben senden uzaklaşıyorum rüzgar / nemrut rüzgar yanıma gel / benimle yürü / al beni / kat beni peşine sonra da rüzgar ne olur (!) çak beni o kadının döşüne berbatım / berbatım bu gece *Devrik kadehler gibi dönüyor başım dal ucunda yaprak düştüm düşeceğim gecenin tam ortasına bir cinayet gibi meçhul kokacak tenim kimliksiz / kimsesiz / sahipsiz bir yürek konacak adım öylesine sessizce çıkar mı bu sevda bir *namazlık saltanatın tahtına biliyorum / bu yolun sonunda sana kavuşmak / sana karışmak kurşunsa da elin elime değdiği anda (!) öldür beni yoksa ben öleceğim bu uğurda öleceğim uğrunda! Levent Saral |
hasretle öperim...