SON RÖTUŞİmlâda yazıldığı gibi değil hassasiyet Hoş çiçekleri ruhun cebine koyup Bol yıldızlı gecelerin devrildiği saatlerde Kaybedeceğini göze alarak Köksüz dalı gövdesine bağışlarcasına gitmeli Gizli kapaklı dünya iç karartmakta Karanlıklar partner arar kuyu diplerinde Göğsüne basılan insan kırılır Gürgen ağacında âh Kapılar arkasında yitiktir utangaç fesleğenler Düşleri yığıp nakkaşlı pencereye Gezegenlerin kalbini onurlandırıp gitmeli Şafağın dudaklarında güneşin kor kızıl rengi Bir yarin yanağıdır elma Masum ceylânlarda güzellik Küresel ısınmayı konuşuyor ruj sürmüş kadınlar Evine geç kalan erkekler Aynalara miras kalan nar lekesini yerinden söküp Kuru toprağa sinen nilüfer kokusuyla gitmeli Gün, kelebeklerin ömrü gibi kısa Kaybedeceğini bile bile vaktini uzatmaz Gözbebeklerinde suyu kesilen ırmakların Arkasında serin saba Derin his Zaman sonsuza akmakta Beşinci mevsime ulaşmadan Bir tufanla gitmeli Duygudan satıra yapılan son rötuşla Alkışlar arasında alıp başı gitmeli... Ümmühan Yıldız |