36
Yorum
110
Beğeni
0,0
Puan
10488
Okunma
İnce pencere ışığı
Erişkinliğine dönüşen bakışlar
Sarıp sarmalar gece yarısını
-ah, evet hayatımıza ait
Konuşurduk saatlerce
Felce uğramış İstanbul trafiği
Seni dinlerdim yol boyunca
Saygı duyan ama asla tanımayan
Sanki birbirimize aşinaydık
Sesimizde hafiften gülümsemeler
Gezinirdi hayranlıkla canlı prömiyer
Gölgemde dümensiz esen asi ruhum
Özgürlük kördüğüm ipucu olmayan
Ellerimde kollarını açmış bulutlar
Sözüm yok size beyaz kavaklar
Nasıl delice acı verici yeminler
Çocukluktan uyanışımdan beri
Şehrazat’a söyleyin
Yakıp kavuran
Bin bir gece masallarım yok
Beni bağışlamasını dilerim
Hâlâ hatırlıyorum:
-Kahvemin telvesini güzel olur
O hafiften neşeli tavrımla kasmadan
Kapının önünde duran
Yakın mesafeye doğru yol al
Başka nasıl hayır söylenir bilmiyordum
Veda yerine
Sonra beni arayacağına söz verirdin
İnadına hep çiçekli elbiseler giyerek
Yürüyordum işte bulanık günlere
Ardımda bıraktığım uzun yorgun saatler
Nefesini telefonda duyduğumda
İçimde dalgalanan mutluluğa ağladım
Beni görmemeliydin mavi vazoda
Beyaz güldüm rengi solmayan
Nasıl ürkerdim sadakatsizliklere
Mutlu görünüp yapmacık olanlara
Bir bilsen!
Geçen on-on bir yıl boyunca
Bekledim bir tek satır bile yazmadan
Ürkütmeden sevecen bilinçli
Öylesine büyüleyici konuşurdun ki
O an senden kaçmazdım
Özgürlükten daha büyüktü duygu
Yabancı elini eğilip öpmek isterdim
Bilmezdin.
Ümmühan YILDIZ