Okuduğunuz şiir 30.7.2014 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Mürekkep Kırmızısı
Ne bir bardak çay ne de bir kadeh mey Boğazdan süzülen ay ışığında Kurulur yeniden dünya Sen hisset içimden geçenleri K/alem yazmaz Sayfası tanır hikâyesini Birbirinden çözümsüz kilitli bu gözler Zümrüdü Ankanın ayağında durgun göl
Perdesiz pencere pervazından Bakıyorum şehrin büyülü tarihçesine Itır kokun gök kubbeden dökülen ahenk Derin sessizliği bölen yanık tulum sesi Ötelerde içli bir keman taş plakta cızırtılı İçe hapsolmuş mürekkep kırmızısı Binlerce tomurcuklu kelime Gecenin saat iki buçuğunda Çözülür düğüm düğüm Hafif bir esintiyle kucaklaşmış şehrinle
Başka türlü bir şey bu çöl ve deniz Bir dokunuş şehrayin alevi sarar sarmalar İnfilak eder ruhumun yankısı karşı kıyı Kanlıca’ya Sen benim imkânsızım tarumarım Sen benim daha önce hiç yaşamadığım duygularım Adamım sevdiğim İstanbul’um
Unutmam göğsünde uyandığımda Bu rüyanın başlangıcı ve sonu yok biliyorum Hiç yaşanmamış gibi Güneş doğana kadar bu gece sadece misafirinim.
Ummuhan Yıldız.
Çok değerli seçki kuruluna, Toprağa sımsıkı tutunmuş çınar ağacı gibi rüzgârlarla sevgi yolunda giderek büyüyor güçleniyor dallarınıza mutluluk bırakıyorsunuz…
Zaman ayırıp okuyan yorumlayan tüm güzel insanlara teşekkür ederim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mürekkep Kırmızısı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Mürekkep Kırmızısı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Gönül sesiniz coşmuş yine sayfanızda anlamlı insanı yormayan akıcı bir eser okudum yüreğine sağlık kalemin daim ilhamın bol olsun nice güzel eserler görmek dileğiyle selamlarımla kalın sağlıcakla
ümmühan hanım, ben,bir çok arkadaşın şiiirnizi övme adına ,anlamsız kuralsız ve abartı sözlerine katılmadan, derin yazma çabanızı takdir ettim ancak son dönemlerde farklı imge bulma ve şiirleri imge bataklığında boğma furyası aldı başını gidiyor..Oysa yerli yerinde ve abartıya kaçmadan yapılan ve işlenen şiirler lezzetinden beyinde kalıcı oluyor..Lütfen sizdeki cevheri boğmayın.. saygılarımla
Bir zamanlar tüm harfleri sığ elekten geçirmek gibi karşı konulmaz bir huy edinmiştik. Pekâlâ can çıkar huy çıkmaz lafzı gereği geçmiş değiliz velâkin, hani kalesi kulesi bu şehrin, yalnızca ve sessizce izlenmez mi.. Hakîkat öyle ki susası geliyor yüreğin.. Ve şehrin ismini kullanabilmek de cesâret ister kanımca; biz, heybeti kıyısında soluklanmak kadarına mâlik olabilmişiz en fazla ama okumak dahî huzur veriyor.
Başka türlü bir şey bu çöl ve deniz Bir dokunuş şehrayin alevi sarar sarmalar İnfilak eder ruhumun yankısı karşı kıyı Kanlıca’ya Sen benim imkânsızım tarumarım Sen benim daha önce hiç yaşamadığım duygularım Adamım sevdiğim İstanbul’um...............................tebrikler
Perdesiz pencere pervazından Bakıyorum şehrin büyülü tarihçesine Itır kokun gök kubbeden dökülen ahenk Derin sessizliği bölen yanık tulum sesi Ötelerde içli bir keman taş plakta cızırtılı İçe hapsolmuş mürekkep kırmızısı Binlerce tomurcuklu kelime Gecenin saat iki buçuğunda Çözülür düğüm düğüm Hafif bir esintiyle kucaklaşmış şehrinle
Başka türlü bir şey bu çöl ve deniz Bir dokunuş şehrayin alevi sarar sarmalar İnfilak eder ruhumun yankısı karşı kıyı Kanlıca’ya Sen benim imkânsızım tarumarım Sen benim daha önce hiç yaşamadığım duygularım Adamım sevdiğim İstanbul’um
Unutmam göğsünde uyandığımda Bu rüyanın başlangıcı ve sonu yok biliyorum Hiç yaşanmamış gibi Güneş doğana kadar bu gece sadece misafirinim.
Ummuhan Yıldız.
Ustacaydı beğeni ile okudum Yüreğine kalemine sağlık kalemin daim olsun üstat _______________________________Selamlar
En derin selam ve saygılarımla.