Özlediğim Eylülbaşkadır bende eylül, bir salkım sarı üzüm hüzne bulanmış ağaçlar, sarmaşık gül giden yüzün gibidir baharı tattırmadan sunmadığın bir tas ayran, börek- çay ne keyifli olurdu bilsen elinden almak gibi bir demet gelinciği rengi yansırdı yüzüme kırmızı günün mut yağmuruyla ıslanırdı gözlerim eski ev tandırlarını anımsatırdı bir de son sıcaklar tenimi yakarken köy ekmeği pişiren kadının pespembe yüzü tandıra gömülen kabağa çörekleniş dar avluda kadınların gülüşü sanki hiç ölmeyecekmiş orada duracakmış gibi zaman, insanlar tatlı atışmalar, duvardaki sıvaya bulaşan şairleri kıskandıran alengirli sözler istesem yine yakalarım belki, eski gülüşlerimi bambaşka bir düşe dalarım kimse efendi olmaz, herkes kendine sultan ayağa kalkılıp yer verilecek varsa ki insan bir bebeğin saf bakışında ne güzel döner dünya kansız geçilir sınırsız sınır umut ekilir dost toprağına ülkelerin sevgi biçilir her mevsim elini oğuşturmaz eylül hüzün bırakmaz özlediğim eylül güzeldir düşten.. 20. 09. 2017 / Nazik Gülenay |