AH GURBET
Nasıl yazılır bu hissiyat bilemem
Geçmiş denen şey var ya geçmiyor Gönle düşmüşse ateş söndüremem Sabır ve teselli var fakat yetmiyor. Kimisi zeminine hasrettir hayatının Kimisi zamanına mahkum, üstelik müebbet Yeşilinde görür mutluluğu dokununca dalına Tanıdık suretlerde yaşar kimi ruhi mücerret. İçinde yaşanır her ne varsa, yansımaz dışa Kalemle, saz ile,fırça ile konuşur Eller bağlı, yürek burkuk öyle yaşanır Gurbetin tahayyülü derin, kalamaz kışa. Hep saklanandır, hem de özlenen dolucasına Nefes alıştır kavuşmak delicesine Belki de bu hicran yaşatır bizi ölümüne Zamana, zemine karşın yıllarca yine. Ne sazın telinden çıkandır teselli Ne şiirdeki ahenk ne de bir resim İleri gitmek acıdır, gerisiyse kördüğüm Takılmışsak maziye, huzur gelecek mevsim. Anladık ki dardan bakmak vermiyor çare Bu zaviyeden ruh, oluyor pare pare Oysa dünya dedikleri zaten geçişti Hakiki kalınmaz burada, o bitecekti. Anlayan var elbette bu geçici viraneyi Ondan bel bağlamamışlar, üzmemişler kimseyi Hak yoluna çıkar o gurbet dediğin Mekana ve zamana inat işte gerçeği. Ne dayanılır hüznüne yüreğin Ne de çare gelir beklediğin Gurbet yer, içer sofrasını sırça köşkün İnsanlar bu yüzden mutsuz, bu yüzden üzgün. Artık üzülmek yok gidene, kalana Selam olsun selamımızı alana Soruyorsa birileri bizi dostluk adına Hasreti yok sayarız, Allah`ın aşkına. Oğuzhan KÜLTE |
Güzel Eserinizi,Can-ı Gönülden Tebrik ederim.
Selâmlar Sevgiler.