bize kalanüstüne tarih çizilen saatin kır çiçekleriyle kıvrımlar çizer gün yokuşların ezgisine kanar cihan ak atlara binerken çocuklar gecenin ebruli ipliğiyle sukunet içinde ve nice yerlere gelişleri gölgeliyorum apansız tanelerin bohçalı sesinde gül ağzı özlemlerin bayramlığı bir kaç sandalye ve rüzgârın serin salıncağı ki, savruğunda çığlık tohumu kelebekle dans eden ruhum ’a topal günlerin sulanmış menekşelerinde bir sabahtır yürür insan durduğum yere çatlayan güzelliğin yüz aynası kalbimin iplerinde derin bağ kavruk yangın zaman yalnızlığın göçlüğünde bir çocuğun atlasında siz ve biz arasında rüzgârı yırtılan sarılmalar süslü testiler.. saçlarımda yel parçaları ve dilimde ıslak türküler bize kalan gürültüyle devrilen ağaca el sürerken özlüyorum bulutsuz geceleri konuşalım,durmadan konuşalım bütün manasıyla sözcükleri sesimde bahar gelinliği ve yanımda bavul selamı şimdi tüm terli duraklar .... |