Kül koynuGün, Kristal tozun hüzmeli bacağı Gün, Dumanlı atın kırmızısında hasretin kül koynu... Kendimi ellerimle öleceğim Bir papatya suya serilecek Su aynadaki yüzümün konuşkan kuşuna.. Mum alevi yanığın yanağına Çocuksu bir selle yaraladığında gece Öyle karanlık seveceğim Ve En güzel düş çizimleri kıyısına bir ağacı soyup Saçlarımı kıvıracağım Nicedir böyle selamlamamıştım Susmanın içimini Avuçlarımda mor salkımlı bahar Ve uğultusunda gövdem Kımıldanan uykunun harf döken şairi En sığınak yerlerin otağında kanamalı şiirler Ben böyle orman gürlüğünde Ağzımdaki alfabenin tonuna Yağmur ekeceğim Ve mütemadiyen yangın lekesi çiçeğin şarkısıyla çadırlayıp ellerimi Kalabalıkları kısaltacağım Düşsün gözlerim kayboluşlara Ruhumun incisinde masal altı sarnıç Mavi bir özlem sırrımın inancına Doğ beni ..... |
Tomurcuğu gamlanmış şiirin toprağından
Yeniden başlamanın, yeniden doğmanın kalp atışlarına kelime kelime nabız tutan
Pirüpak şairi.
Gün,
Mvsimine tohum eken özlemin harlanıp tutuştuğudur.
Gün,
Ayaklanan bir hasretin doruğu..
Gün,
Bir tutam tutkudur
Bir tutam mutluluğun zorluğu.
....
Kül koynunda derin bir kimsesizlik
Kül koynunda bir anka kuşu rüyâsı
Bir savruluş dalgası.
Kendini bulmanın yangın izleri
Var olmanın gizinde
Bir çoğalmanın, bir uyanışın devri.
"Doğ beni" diye
yalvarmaktan başka sancısı olmayan şiir.
Rahmi karanlılk bir dünyadan serzenişler
Gece sevişleri
Su içimi suskularıyla
Selam çakan bahar ezgileri.
....
Bundan öncekiler gibi,
Bu şiiri de, üstün bir güzelliğin üstüne örtülüyor şairin.
Ruhun taşkınlığ karşısında dilin köpüğü çoğalıyor,
coşkunluğuyla kendi hüviyetine kavuşuyor.
Ne yüce bir hayâle kuruluyor saatler,
zamanı gelince çalacak ümidiyle,
kutlu bir gün gibi/güneş gibi ağarıp ışımak ümidiyle,
Düşünselliğin resminde.
Tebrik ediyorum
Tebessümle
Şiirle hep.