Ağlama yüreğimYine kırık bir sevda şarkısı çalıyorlardı! Eskilerden; çok, çok eskilerden… Yine badem çiçekleri ayazlarda kalıyordu, Mevsimini şaşırmış sevdaların, yolcuları gibi. Gece ve gündüz denkti. Yeşile dönüşürken baharlar, pembelerden, Nisan yağmurlarını beklemeden gidiyordun sen, Topraklarına sen ektiğim gönül ülkemden. Oysa ben hazır değildim gidişine… Sense rüyalarını koymuştun avucuna Ve yemin etmiştin benim başıma Tükenmeye yüz tutan umutlarımı da alıp götürmeye Devrimiz kapanmak üzere artık Utanmışlığımız kendimizden değildir asla. Masallar diyarına devrettiğimiz şiirler Unutur olmuş, neler anlatacağını. İçimizde son güzün, ilk adımları Gözlerimiz, bir kelebek ömrüne takılmış Zamanı geçmiş sandığımız bir melodi Yine yer ederken yüreklerimizde Yorgun gönül karanlığımıza, ışık tutar olmuş Gümüş şamdanlı özlem mumları… Ve şimdi yine baharların başlangıcı yüreğim ağlama mevsiminde Yani senin gidişinin tarihlere geçtiği saatler… Giderken bıraktığın acıları ve kederleri büyüttüm Sen diye damlayan gözyaşlarımla. Bir kokun kalmıştı, köşe bucakta Bir de sana dair eski şarkılar, Ve yine ayazlarda kaldı badem çiçekleri Ve öldü, yüreğimdeki sevda kozasının kelebekleri… Ama yinede yollarda kaldı gözlerim gittiğin o günden beri Mutlaka gittiğin gibi döneceksin… Ve sen döndüğünde Ayazlardan kurtulacak Gönlümün badem çiçekleri Ve yeniden hayat bulacak Yüreğimdeki sevda kozasının kelebekleri Biliyorsun değil mi?... #hüzünlükent |
Selam olsun güzel kentime