Elvina hüzün
Şubatta ölmek bir başkaydı Elvina
Bütün heveslerimin camı kırıldı Gökyüzü aynasında Her mevsimi kış olan Bizim kentimiz Şimdi çok uzakta Elvina Düşlerinde Hayallerimi canlandırdığım gözlerime bak Her duyduğum türküde gözlerimden akıttım seni Ve bir türküde bizim eller Hep dumanlı dumanlıydı Mahzuni’nin tellerinde Hani Etekleri mor sümbül desenli Yamaçları nevruz koyağı Zirvesinde lavanta ferahlığı Yaşamak sevincimize vatandı ya dağlarımız Şimdi Gaip bir mevsimde Dünde kalan heveslerimiz Yarınlara yarım kalmışlığımızla Göçük altında Can çekişen umutlarımızın yasındayız Çok uzakta Bizim kentimiz Asırlar boyu Kimselerin uğramadığı O kimsesizlerin yurdunda feleğin salıncağında Titriyor yüreğim Elvina Salladıkça dökülüyor umutlarım Salladıkça kırılıyor ruhumun fay hatları Bir kelebeğin kanadına tutunup gelsen Uyanır mı Enkaz altında ki canlar Sahipsiz kediler açlıktan kurtulup Bastonu kayıp dedelerimiz Yanakları pamuk ninelerimiz Sımsıcak gülümserler mi yine? Akıtsam seni gözlerimden Bu gün anne Yarın baba olsan Afatın öksüz ve yetim çocuklarına Haaa ben mi Ben hem babası Hem annesi Bazen sesi Bazen de nefesiyim Çünkü ben de o çocuklardan birisiyim Elvina Savurma saçlarını Elvina Çözme örüklerini Tutunacağım bir bağ kalmadı Hani sen Lunaparkın kırmızı elbiseli baleriniydin ya Aç eteklerini gökyüzüne Yağmasın ne kar ne de hüzün Üşümesin kentimin çocukları Çıplak ayakla ölüme doğru koşarken onlar Bir palyaçonun gözlerinde ağlarken gözlerim Sevgi şemsiyenle koruyup kolla Koruyup kolla ki göklerden acılar yağmasın Kentimin öksüz ve yetim sabahlarına Elvina Şimdi imgelerim daha derin Şiirlerim çocuklardan daha yetim Kalemim, kalemimden daha kara kaderim Bir ressamın tuvalinde çarmıhta hayallerim Göğüslerimden kanlı bir hüzün akar Ceyhan suyuna doğru Kasıklarımdan annemi tekrar doğursam Babam doğmamış çocukluğumun sancısı Oysa ki, Benim yaşayan umutlarım vardı Bir gece ansızın göçük altında kalan! Bana sabret deme Elvina Sabır duâ ya sarılmaksa Duâlarım dilsiz artık Sen benim içimdeki yetim çocuk Seni bu defa bir meczupun gözlerinden şiirime akıttım #hüzünlükent |
ama çok acotır içimizi tanrı… ve
karanlık unutulmuş dualarda kan kokarken, savrulan her kelebek göğü değil, içimizdeki sessiz çığlığı kanatır
oysa şiir hep tanrısızdır…
bir mavi kelebek olup düştüm tozlu bir sayfaya
çığlıkları kan kokan rüzgarın içinde
ey karanlıkların koynunda kıvrılıp saklanan tanrı
gel de aç, aç da gör seni bekleyen sessiz kalbi
karadutlar ağlıyor şimdi, bu topraklarda geceleri
sessizce susuyorlar, süslü kan revan elbiseleri
unutulmuş dualar düşüyor içimizde çatırdayan
bir acı ki sesini boğuyor geceye yayılan duman
işte bir ölü kelebek gibi savrulup gidiyoruz göğe
gözlerinden akan yıldızlara değmeyi unutmuşken
ey mavinin derin yarası, bakıyoruz kör bulutlara
gel de kopar, kopar da bizi özlediğin karanlıklara
gölgeler geçiyor gece vakti izlerimden
sessizliğe serilen kanlı yıldızlar eşliğinde
bir gülden kopan sessizliğin içinde durup
yitik bir âşkın izini sürüyor sözlerim
haykırsam mı şimdi, sessizliğe sığmayan?
bir yangın var içimde, dağlarda bir iz gibi
âlem bizi unuttu, biz âlemi kör hatıralara
sarılırken bıraktık, belki de boşa
sızıyor gece, ne kadar uzak ve derin
bir yürek kanıyor hâlâ, adına küfrederken
silinip gidiyor geçmiş bir arayış gibi
sözlerim dökülüyor geceye, yalnızlığa aykırı
sevgiler saygılar