Sen varsan
Sen varsan
Ben de varım… Varlığınla Ben Öksüzlüğü son bulan Ben analı babalı Ben mutluluk sahnesinde Baş rol oynayan bir çocuktum Ve sen vardın ya Gönlümün kıyı köşesi gül çiçek Zemherim, karakışım dahi bahardı Hayallerin hüzün tuvalinde Solgun bir resim şimdi O mutluluk sahnesi O gül çiçek bahar mevsimi Uyanmışım düşten gerçeğe Hayıflanmalarım hizasız Sesinde tarifsiz bir ayaz Toroslardan kar taşırken nefesin Gözlerinin karanlığı zindanım Mekânım oldu yüreğinin boşluğu Ve şimdi dudaklarında üşüyorum ben Sonu üç noktalı Ve başlıksız bir hikaye… Ağır aheste geçen yıllar Kalabalıklar içinde Sonu ıssızlığa çıkan yollar Ahhh İsimsiz caddelerde Peşinden koşmuşluğum. Ahhh solgun ışıklı sokaklarda Ardından baka kalmışlığım. Ve hiç tanımadığım bir yabancıya Sen diye sarılmışlığım Kaç defa Yeniden, yine diye diye Yanaklarımda konuk gözyaşlarımla Bir belediye otobüsünün kasveti Kalbimi darlayan karmaşayla Sana gelmek için yollara düşüp Kaç kez indim yolun yarısında Senin olmadığın duraklarda Senin olmadığın duraklarda Aklımdan çıkmayan En kıymetli anımızın anısı Geçmek bilmeyen saniyeleri zulüm olan Bir saat kulesinin kaidesine yaslanıp Adını biz koyup zamanı katlettim Gövdesinde adımız yazan akasya Umutlarımın dar ağacı Yüzü yas günü kaldırım taşları Yılgın adımlarımın şahidi olsa da Kaç defa yıkıldım ama yine kalktım Yeniden, yine seni, sana deyip Ömrün saçlarıma asılı Gönlümde renk cümbüşüyken varlığın Yarım kalmış hikâyemizin Hazan yaprakları Eteğimde En kıymetli hazinem şimdi Sana yakıştırsam da Kahvemin kokusu Sigaramın dumanıyla Gökyüzüne yükselen Tenimdeki titreyişleri Ve içmeden sarhoşluğumla Sen benimsin ben de seninim desem de Hepsi ama hepsi Silik bir hatıradan ibaret şimdi Ve anladım ki Geliş ve gidişten ibaret denilen hayat Sadece gidenlerin arkasından Ortaya koyarmış gerçek yüzünü Sadece gidenlerin arkasından Hüzünlükent |
senin o naif sesinden dinlemek isterdim.
Yüreğine sağlık hüzünlüm
Çokça sevgilerimle...