3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
523
Okunma
Sen
İstersen takılma bana
Bir iki gün takılsan
Kanın kurur
Çizgileri yüzüne vurur
Çürür Duyguların
Yumruğunda sıkılı durur
Üçüncü günün sonunda
Derinlerinde kaybolursun
Bilirmisin
Kurak topraklarda
Tuğla örülü kapıları
O muazzam
Işıksız Köhne yapıları
Sen şimdi
Bilirmisin o sert kayaları
Öyle beyaz da değil ha
Kapkara kalpli kara taşları
Bilirmisin sen
Çekilmiş
Kurumuş kuyularında suları
Bir cadının ellerinden
Yerlere düşmüş sanki
Zehirli bir elma gibi
Gelirmisin benle
Dokunurmusun
Korkmadan
Beraber omuz versek
Açılır mı dersin
Ne dersin
Bir damla suda
Urfada
Balıklarla dansda
Sönmüş bir ateşte
Boğulurmuyuz dersin
Takıl istersen benle
Rehada
Eyyüb’ü konuşuruz senle
Canının cânânının
Etleri lime lime edilirken
Kurtçuğa gösterdiği
Kaybolan sââdeti
Merhameti konuşurduk
Çekip giden Sadakati
Ardına bile bakmadan
Varlığına varlık katmaya
Deli taylar gibi koşan Çileyi
Yok olmuş
Tahammülü
Gülü
Bülbülü
Dikeni konuşurduk senle....
Sonra eğer sen istersen
Sabır aynasından bakıp
Dünyaya
Vefayı konuşurduk
Sadakati
Zamanın kalbinde ki tünellerde
Bize doğru koşan
Sızı suretlerinde Yüzen
Mükafatın kucağında oturmuş
Avaz avaz
Bir bebek gibi ağlayan
Salya sümük Cefayı
Konuşurduk ...
Beraber yürürdük kentin varoşlarında
Sonra
Çile mağarasıyla dünya arasına
Çekip
Nurdan bir gizeml tülü üzerimize
Omuz Omuza binbir ümitle
Kapılarına dayanırdık senle
Takıl istersen benle
Güneşi fıratta yıkardık senle
Neden bizi bu kadar yakıyor diye
Ayı bir bakışla düşürürdük dicleye
Neden bu kadar vefasızken hecelere
Yakamozları yüreğimi Sızlatıyor ne diye
Çıkardık bir seher vakti
Serin meltemlerle beraber
Nemrut dağından el sallardık zühreye
Hesap sorardık
Olanlara
Değdimi
Bütün bunları neden yaptın diye
Fırata doğru
Bayır aşağı elele koşardık
Çocuklar gibi okulu kırardık
Bir devenin sırtında
Harranda oxfordu konuşurduk senle
Varmısın
Yokmusun
ASLINDA
KONUŞACAK
NE KADAR ÇOK ŞEYİMİZ VARMIŞ
BİLİYORMUSUN
NE DERSİN
Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ
5.0
100% (3)