KUZGUN
Güneş
Yorğun bir gecede Issız Gölgelerin Kıyılarına Vurmuş saklı cesedimi Tanyerinin ayakları altında Çiğnemiş Kuru bir yaprak gibi Ezip Sızlatmış Doğum sancılarında Öksüzlüğünde Kalmış Kimsesiz Avaz avaz Boş odalarda Acıdan kıvranırken Kıvrım kıvrım kanayan Isırılmış dudaklardan Damlayan Kan damlasında Çaresiz Tek başına Yetimliğinde Sessiz çığlıklarım Şimdi Kursağımda sıkılı bir yumruk Gibi Nefes nefese Başlamış yine bana Seni toplamaya Etrafa saçtığım suretlerini Erkenci bir sabahtan Günle beraber Bütün yönlerden Beni kavuran küllerinden Devşirip hasretlerini Özlemlerin ışıltılarını Geceye açılan Akşamın Aralık Kapısında İki yakamdan tutup Bir tokat gibi yine vurdu yüzüme Yinemi be yinemi Yine Demlenir Şimdi Bütün Kızıllığı Derin çizgilerimde Solgun Gözbebeğimin Dinmez ağıtlarında Yanarak Devrildi Süzüldü Kirpiklerimden Kan damlası Bir damla gözyaşıyla Düştü Serin Sulara yine Aheste aheste Batarken, bir diken gibi Yüreğimin deryalarına Kaynadı bir daha Gece gece O devasa ummanlar Fokurdayarak Bütün mavilikleri Uçtu yine göklere Al işte Gördünmü Geldi çattı yine bak Sızı sâatleri Aah ah Saçlarındaki karamda Çarptı yine bedbahtlığıma O Beyaz beyaz bulutlar Çatıldı hilal kaşları Karardı çehresi Döküldü yine göklerden Yağmurlar Saçlarıma Sağanak sağanak İliğime dek Islanmışım Sırılsıklam Yokluğunda Sensizliğe üşürüm Korkarım Kaparım gözlerimi Ardınsıra Düşerim peşine Mavi Düşlere Şimdi Korkarım Kayıp kırmızı gülüşlere Bir çocuk gibi ellerimle Kaparım gözlerimi O zaman Mavi olur tüm Odam Mavi olur bütün dünyam Mavi olur ıssız adam Meltemler eser yine Çeker gider, dağılır bulutlar Sessiz sedasız dağılır Sisleri Ne etsem Ne desem Bilmem ki Belki Belki Deniz yine gözlerime akar Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ |