DİLENCİ
Gün atarken
Bir karga geçti üzerimden Kuyruklarından yakaladım Uçarken Bırakmadım karasını Sürdüm Yüzüme Sürdüm Dilime Sürdüm sözlerime Işığı kırılmış Kara gözlerime Ovuşturdum Elimle Gözyaşlarımın tuzlu suyunu Yüzüme Akan kara sürmelerden Bir Dilek tuttum En beyazında Ta derinlerden Birdenbire Durup durken Yüreğimden bir rüzgar kalktı Bir esti ki tozu dumana kattı Dünlerden süpürüp yığdı seni öbek öbek Suret’i sevdayı savurdu vurdu beni Yaktı bağrımı,sızladı bu yürek Ötelerin yastığına düşmüş serimden Kara gece gibi döküldü Büyülü Kara saçlarından damlayan Bir çiğ damlasıyla Ateş düştü tenime Çevirdi beni Yapıştırdı Dolunayın gülen yüzüne Bir çift Kara gözde yanmış Siyahi ruhumla beraber Görmez kimseleri gözüm Bakmam artık başka rengine Yok bir sözüm Bu ahengine Dayanmaz Yanıbaşında Karakovan balı acı kaldı Dili bülbül kelamlarında Bütün sözlerin Dudağının kenarına ilişmiş Gülen Kırmızı bir gülün yapraklarında Gün ışırken Yoktum Yoldum artık Ben Üzerimden bir karğa geçerken Düştüm yine dilek kuyusuna İçtim yine kapkara suları Küs yastığının sefil sertliğinde Kırılan cam bardaklarda Kafamı O Duvardan bu duvara vururken Kör oldu sana açılan şu gözlerim Çırak Ça / İbrahim YETGİNDAĞ |